And1 bunu bir ürün haline getirebileceğini düşündü ve onlardan ayakkabı alan kişilere rap
müziği kaseti de hediye etmekteydiler. Böylece insanlar kendilerini And1 ‘e daha yakın
hissettiler ve daha çok basketbol ayakkabısı almaya yönelik duyguları tetiklenmiş oldu.
‘Basketbol ayakkabısını sadece ünlüler değil aynı zamanda sokak vatandaşı da giyebilir.‘
anlayışı da yayılmıştır.
Ürün tasarımı yaparken bunu çok geniş çaplı düşünmeliyiz. Birçok açıdan bakmalıyız.
Mükemmel tasarlanmış bir sistemde kesinlikle artık ortaya çıkmaz. Yani eğer çok atık çıkıyorsa
demek ki doğru tasarlanmıştır. Buna bir örnek vermek gerekirse eco-products çatal ve bıçakların
plastik dışında geri dönüştürülebilir tamamen çürüyen sebze nişastasından yapılmaktaydı. Ancak
eco-products hikayesini anlatamadığı için ürünün de yeterince tanıtımı yapılmamıştır. Böylece
eco-products başlamadan yok olmuştur.
Bir başka örnek ise Apple’ın müziğe bakış açısıydı. Herkes cd çalarları walkmanlere
doğru yönelirken ve onları geliştirmeye çalışırken Apple bambaşka bir boyuttan bakmaya
başladı. Müziği dijital ortama uyarlamaya çalışıyordu. Ancak bu hafta çok kolay olmadı ve çok
kişi karşı geldi bu duruma. Ancak Apple hiçbir zaman vazgeçmedi. Çünkü dijitalin çok yakın
gelecek olduğunu kafasına koymuştu ve bu yönde ilerlemek istiyordu.
Yani mümkün olduğunca kendimizi derenin suyuna atıp akıntının nereye doğru gittiğini
görmeliyiz. Dışarıdan suyun içine girmeden akıntının şiddetini, boyutunu ve gücünü
kestiremeyiz.
Ekibimizi kurarken mümkün olduğunca şunu düşünmek gerekmektedir. Hiç kimse
mükemmel bir zekaya sahip değildir. Herkes birbirini tamamlamak durumundadır. İşte o zaman
gerçek başarı ortaya çıkacaktır. Buna en güzel arı kovanı örneğini verebiliriz. Arılar kesinlikle
tek başına çok zeki canlılar değillerdir. Bir arıda 1 milyon beyin hücresi vardır. Fakat arılar bir
araya geldiğinde bir kovan beyin hücre sayısı 100 milyarı bulabilmektedir. Bunun anlamı ise
insanın 2 milyar beyin hücresine sahip olduğunu göz önünde bulundurarak arıların bir araya
geldiğinde çok zeki bir komünite olduğunu gözlemleyebilmekteyiz. Arı kovanını feyz alarak bir
ekip oluşturmalıyız.
Kurumsal şirketlerin yaptığı en büyük hatalardan bir tanesi de yüksek duvarlar
oluşturmaktır. Bu yüksek duvarların arkasında herkesten gizli işler yapılması yanlıştır.
Olabildiğince tüm çalışanlara karşı şeffaf olmak gerekir ve tüm çalışanları olaylara dahil etmek
gerekir. Bütün çalışanlar bizimle iş birliği yapmak zorunda hissetmelidir.
Hız felakettir mümkün olduğunca yavaş ve emin adımlarla ilerlemek gerekmektedir. Bu
yüzden en baştan ağırdan almalıyız ve acele etmemeliyiz. Bunun yabancı bir ülkeye gitmeye
benzetebiliriz. Herkes aynı şirketin vatandaşıdır ama kesinlikle herkes aynı dilde konuşamaz ve
aynı değerlere sahip olamaz.
Şirketimizi sürekli güncel tutmak durumundayız. Diğer türlü kalıplarımızın dışına
çıkamayız ve değişime ayak uyduramayız. Taze kan diye tabir ettiğimiz yeni bir bakış açısını da
yeni elemanlar alarak ve onların düşüncelerini dinleyerek gerçekleştirebiliriz. Yeni gelenler
şirketin işleyiş biçiminden bihaber olduğu için farklı sorular sorabilmektedirler. Bu da bizim
bakış açımızı değiştirebilir ve kendimizi geliştirebiliriz.
Bazı tabirler markayı tabir etmektedir. Örneğin Dominos için 30 dakika kelimesi
dominosla anılmaktadır çünkü Dominos 30 dakikada teslim etme garantisi vermiştir. Ancak
Dominos ’un bir kuryesi hızlı yetişmek için kaza geçirdiğinde avukatlar Dominos ‘a karşı dava
açmıştır. Dominos da 30 dakikalık teslim vaadini değiştirmek durumunda kalmıştır. Ancak
müşteriler Dominos ‘tan 30 dakika kelimesini duymak istemektedir. Çünkü bu Dominos ‘un
DNA ‘sıdır. DNA ‘sını değiştirmek doğru bir hamle olmayacaktır. O yüzden Dominos ‘30
21