Ürünün tasarımını hikayesini kaybetmesinin bir başka sebebi de kötü focus gruplarıdır.
Bunlar o kadar baskın karakterdedirler ki aşırı derecede fikirlerini karşı tarafa empoze etmeye
çalışırlar. Tasarımcılar da onlarla uğraşmamak için kendi hikayelerinden vazgeçerler ve kötü
focus grupların yönlendirdiği biçime dönüştürürler ürünü.Ancak pes etmemek ve onlarla
savaşmak gerekmektedir.
Markalaşma kavramı eskiden ihtiyaç duymadığınız bir kavramdı. Çünkü zaten üreticiler
çok azdı ve aynı markadan aynı üründen başka bir seçenek yoktu. Ancak piyasa genişledikçe
rakipler çıktıkça Markalaşmaya doğru gitmek gerekmekteydi. Çünkü aynı ürünü daha düşük
kalitede piyasaya süren kişiler bunu suistimal etmekteydi. Böylece marka kavramı doğmuştu.
Çok ilginçtir ki bazı ürünlerin piyasaya çıkmasında hiçbir marka reklamı yapılmasına
gerek duyulmamaktadır. Bunun neden olduğu ise büyük bir soru işaretidir. Yakın zamana kadar
Starbucks bunun en başarılı örneklerinden bir tanesiydi çünkü kahvesi ve ürünleri kendi kendini
pazarlamaktaydı. Kulaktan kulağa dolan pazarlana daha etkiliydi çünkü eğer reklamı yoksa
Starbucks’ın çıkardığı yeni bir ürünü en azından arkadaşına anlatma ihtiyacı duymaktaydı çünkü
bunu reklam mı öğrenemeyeceğini biliyordum. O yüzden hiçbir riske girmeden arkadaşına yeni
çıkan ürünü hiç tereddüt etmeden bir heyecanla aktarmak istedi. Starbucks bunun sağlanması
için ise hem mağazaların kalitesinden hem de kahvelerin tadından ödün vermemektir.
Eğer müşterilerimizi yeterince inandırırsak ve bize bağlı hissettirirsek onlar ea bizim
üretim sürecimizde bize katkıda bulunmak isteyeceklerdir. Örnek olarak müşterilere bir tişört
üretiminde ne kadar fazla su harcandığını anlattığımızda bununla kıyaslayarak bir tişört
üretiminde ne kadar su harcandığını anlatabilirsek müşterilerimizi neden tişört üretimine daha
çok inandığımızı onlara da inandırabilir hale geliriz.
Mümkün olduğunca eskilere veda etmek gerekmektedir. Yeniliklere uyum sağlamak
esnek olabilmek gerekmektedir. Yani şöyle ilerleyebiliriz. Yenilikçi ürünler yaratarak
pazarlamayı da dosdoğru bu ürünlerin içerisine yerleştirirsek başarılı oluruz. Aynı zamanda bu
ürünün tüm bileşenlerini de dahil etmek gerekmektedir. Yani ürünün kendisi ambalajı, çevresi,
dağıtımı, webi, reklamları bunların hepsi aynı hikayeyi anlatıyor olmalıdır. Bu etkileşim
yeterince efektif sağlanırsa bizim de çok fazla medya reklamı yapmamıza gerek kalmayacaktır.
Bir çok şirket ekonomik krizlerden kaçmaktadır. Özellikle yeni piyasaya açılacak
şirketler ekonomik krizlerin geçmesini beklemektedir. Ancak şu unutulmamalıdır ki ekonomik
krizde olan dönemlerde daha yenilikçi olmaya çalışmak aslında bizi diğerlerinden farklı
kılacaktır. Yeterince güçlü olursak bunu fırsata dönüştürebiliriz. En başarılı şirketlerin ortak
özellikleri genelde 11 Eylül olaylarını takip ettikten sonra kurulmasıdır. Çünkü bu dönemdeki
belirsizlik unsurlarını unutup inovasyona yönlenmişlerdir. Bir şirkette inovasyon olmazsa
olmazdır. O yüzden kartımızı yani kartvizitimize inovasyon kelimesini bastırmamalıyız. Çünkü
bu inovasyonu sadece bizim yapacağımız anlamına gelmektedir. Ancak inovasyonu şirketin
çaycısından en üst yönetime kadar olan kişiler de üstlenmelidir. Bu da şirketi sahiplenmek ve
ilerlemesine olanak sağlamak demektir.
Rakipler ne kadar fazla olursa olsun önemli olan kendi kültürünü yaratmaktır. Eğer bu
kültürü farklı bir noktada yaratırsak, rakiplerin var olması bizi etkilemeyecektir. Önemli olan
farklı bakış açısını yakalayabilmektir. Buna bir örnek vermek gerekirse, And1 isimli firmanın
basketbol ayakkabısına farklı bir bakış açısı getirmesidir. Nike gibi dişli rakipler, güçlü firmalar
basketbol ayakkabı sektörünü domine etmekteydi ve her zaman profesyonel oyunculara
yönelikti. Ancak Andy1 sokak basketbolcularını hedef almıştır. Sokakta oynayan basketbolcuları
ve amatörleri çok iyi gözlemlemiştir. Sokakta oynayan çocukların neye ihtiyacı olduğunu
belirlemiştir. Sokakta oynanan basketbol oyununda rap müziği dinlendiği dikkatlerini çekmiştir..
20