1 MAYIS
Hiçbir durumları bana benzemezdi
Ne kahve fincanını tutuşları
Ne de sigaradaki külü atışları
GECE ZİLİ
Sokak köşelerinde titreyen yapraklar
tınısını uğuldar kelimesi parlamadan
ulaşılamayan bir şeylerin
Ben saklamazdım gözlerimi kimseden
Ne kalçası güzel kadınlardan
Ne de saati soran insanlardan
bütün yollarda ayrı ayrı
fallar şekillenir, feleğin fincan kuyuları
avucumun içinde kırılıverir
Boyacı çocukların tinerli elleri
Çiçek satan çingene kadınların gözleri
Güzelsin dediğimde bir kadının
saçlarını atışı
Fabrika işçilerinin çokça yaşayışı
Durmaksızın bir hayat akışı
Çok sevdiğim tirbuşonum
Kafası kesik heykeller
Aklı kesik insanlar
Edirne’nin yalnız kaldırımları
kuyunun beşbıyık ağaçları etrafında
ay ve ak gerdanı derin dipte
eski gök gezgini cin sıkıntısı gibi
kocaman gözleri. Pencerelere gizler
belki kendisini köşeyi döndüğün
tok meydanda denk gelir karşı karşıya
bi sokak lambası izler seni bir de çalar
gecenin zili.
İşçi dostların selamı var der tabiat
Bir ol sen der biz ol
1 Mayıs çok yaşa!
Zamanı seninle hesaplıyorum.
Gece boyunca çınlar bu karanlık
Yıldız Apt.
Avuç içinde toplanır misket kumandanları
alnımın geniş aynaları hiçten var eder
olmayacak zamanı ekili bahçemde
felsefeli sokak parlak lambası.
Ümit Beştepe
Bütün suyu karıştırmalı ki çıksın
cam gerçeğin yüzeyine düşüncesiz uyku
o bir yoldur şimdi usulca kapıları kapatır.
Bir geceyi paylaşmak seninle
yalnız insanların uykusunu hatırlatıyor bana
ışıklar söndükçe dünyaya uymaya daha bi
dikkat ediyorum.
Olmamanın ürpertici yanılsaması
gün geçtikçe usumu alır, bırakır.
35
Ahmet CİNAY