O’NA
Anımsıyorum o büyülü anı
Karşımda beliriverdiğin,
Uçup gidici bir hayal gibi,
Dehası gibi saf güzelliğin.
Bunluklarında ümitsiz hüznün,
Telaşın yorucu tasalarında,
Çınlardı o tatlı ses uzun uzun,
O güzelim çizgiler görünürdü bana.
Aleksandr Puşkin
Aleksandr Sergeyeviç Puşkin 1799 yılında aydın ve aris-
tokrat bir ailede dünyaya geldi. Puşkin’in anne tarafından
büyük dedesi Etyopyalı bir prensin oğlu olan Abram
Hannibal’dir. Puşkin Afrika kökenli bu büyük dedesini
tamamlanmamış roman denemesi ‘’Büyük Petro’nun
Arabı’’nda anlatmıştır(1828).
Aleksandr Puşkin, dönemin tüm soylu çocukları gibi
ilköğrenimini Fransızca gördü. Çocukluk yıllarında Yunan-Latin klasiklerini, Voltaire, Rousseau gibi özgürlükçü
Fransız yazarlarını okuma şansı buldu. Rus bir köylü kadını
olan dadısından da Rusça’yı, Rus halk masallarını öğrendi.
Puşkin lirik şiirlerinin önemli bir bölümünü 1823-1830
yılları arasında yazdı. 30’lu yıllarda, ilk gençlik döneminden itibaren karşılaşmaya başladığı siyasal baskıların
yoğunlaşmasının da etkisiyle, tarih araştırmalarına, roman
ve öykü türünde çalışmalara yöneldi. Konusunu ulusal
tarihten alan ‘’Boris Godunov’’ 1825 yılında yayımlandı.
Puşkin kısa zamanda lirik ve epik şiir türlerinde, tiyatro, roman ve öykü alanlarında birçok kıymetli eser vermiştir. Rus
ulusal şiir türünün kurucusu olmuştur. Puşkin yalnızca kendi topraklarında değil, tüm dünya çapında kabul görülmüş
ve takdir edilmiş bir dehadır.
Yıllar geçti. İsyancı dalgalarında fırtınaların
Dağılıp söndü eski hayaller,
Unuttum tatlı sesini sesin
Ve silindi göksel çizgiler.
Issızlıkta, karanlığında tutsaklığın
Sessizce uzayıp gidiyordu günlerim
Tanrısız, esinsiz, gözyaşsız,
Yaşamsız ve sevgisizdim.
Ve bir an geldi, uyandı ruhum
Ve işte sen yeniden belirdin,
Bir hayal gibi, uçup giden,
Dehası gibi saf güzelliğin.
Ve yürek çarpıyor bir esrimeyle,
Ve yeniden canlanıyorlar onda
Tanrısallık da, esin de,
Yaşam da, gözyaşı da, aşk da.
Aşk teması Puşkin şiirinde önemli bir yere sahiptir. ‘’O’na’’
şiiri Puşkin’in Rus aşk liriğine paha biçilemez ve ölümsüz
armağanlarından biridir.
Puşkin’in kullandığı sade dil, okuyucalarının şairin
duygularını derinlemesine kavramasını sağlar. ‘’O’na’’
şiirinde de bu durum söz konusudur. Bu şiirde Puşkin
yıllardır ayrı kaldığı sevgiliye duyulan özlemi yalın bir dille
anlatmıştır. Nasıl ki özlemek tarifsiz ve içtense, mısralar
da öyledir. Sessiz bir yakarış gibi ulaşırlar okuyucuya.
Tekdüzeliğin verdiği huzursuzluk hakimden sevgilinin geri
Puşkin, 1837’de Petersburg’da yapılan bir düelloda aldığı dönüşüyle şairin hayatındaki değişimlere dair ipuçları tekrar
ağır yara sonucu düellodan iki gün sonra ölmüştür.
karşımıza çıkar. Ardından da sevgiliye minik bir teşekkür
niteliğinde şiirine son verir Puşkin.
Aşkı zaman zaman Puşkin’den dinlemeli, dinlenmeli,
Puşkin lirik şiirlerinin önemli bir bölümünü yeniden sevmeli. Saygıyla!
1823-1830 yılları arasında yazdı. 30’lu yıllarda,
ilk gençlik döneminden itibaren karşılaşmaya
başladığı siyasal baskıların yoğunlaşmasının
da etkisiyle, tarih araştırmalarına, roman ve
Çisem Papiroğlu
öykü türünde çalışmalara yöneldi.
“
34