“
Edip Cansever’in
her kitabı, daha önceki
kitaplarında edindiği
deneyimlerden beslenir. Cansever, şiirini
dümdüz bir çizgi gibi
uzatmayı değil sarmallar şeklinde ilerletmeyi tercih eder.
Alper BEŞE
Onun hakkında söylenecek o kadar
çok şey var ki, nereden başlayacağını
şaşırabilir insan.Sevgiyi dört duvar
arasına, iki kişi arasına sıkıştırmayan,
doğadaki en sıkı zorunluluk olan yerçekimini bile sevgiyi kısıtlayacak kadar
güçlü görmeyen bir şair. Her canlıyı
koşulsuz, hatta onlar adına acı çekecek
kadar seveceği doğuşundan belliymiş
gibi soyadıyla müsemma.
Edip Cansever, İstanbul Erkek
Lisesi’ni bitirdikten sonra, babasının
isteğiyle İstanbul Yüksek Ticaret
Okulu’na girer. Ticaretle, parayla sıcak
bir ilişki kuramaz bir türlü. Bu okuldan
ayrılmaya karar verir. Ancak ticaretle
ilgisi kırk sekiz yaşına kadar sürecektir.
Babasının Kapalıçarşı’daki iş yerinde
çalışmaya başlar. Otuz yıl sürecektir
buradaki macerası. Bu serüvene nasıl
sürüklendiğiniyse şöyle anlatır Cansever: “Babamın Kapalıçarşı’daki
dolabında ticarete başlıyorum. O zaman bugünkü gibi dükkanlar sayılıydı,
yerden yüksekçe, minderli, tahta
kepenkli dolaplar vardı. Gerçi ticaret
dfe ilgilendirmiyor beni. Oldum bittim
alışveriş yapmayı hiç mi hiç sevmedim, benimsemedim. Ne var ki başkaca
İnceleme
Edip Cansever
da bir yol da yoktu. On dokuz yaşında
evli, yirmisinde çocuklu bir genç! Hem
ev geçindirmek zorunda hem de şiire
tutkun!” (Eray Canberk, A’dan Z’ye
Edip Cansever, YKY, sf. 35-36)
Hayatında her şeyden önce şiir gelir
Cansever’in. Rahatlıkla şiir yazabilmek
için ticaret yaşamına da katlanır.
1954’te Kapalıçarşı’da çıkan büyük bir
yangın Edip Cansever’in hayatında ve
Türk şiir tarihinde önemli bir olaydır.
Bu yangından sonra baba Cansever
Jak Salhoşfili ile ortak olur ve işlerin
idaresini oğluna bırakır. Mösyö Jak
ticaretten iyi anlayan ve Cansever’in
şiir çalışmalarına saygı duyan biridir. Edip Cansever 1976 yılına kadar
dükkanın asma katında şiir yazar ve
konuk ağırlarken ticarethaneyi Mösyö
Jak yönetir. Cansever yıllar sonra bu
durumla ilgili “Dükkanım yanmasaydı
sanırım şiir filan yazamazdım. Ve Jak
anlayışlı davranmasaydı.” diyecektir.
(agy, sf 35)
Edip Cansever şiire ortaokul sıralarında
başlar. İlk şiiri 1944 yılında Falih Rıfkı
Atay yönetiminde yayımlanan İstanbul
dergisinde yayımlanır. İlk kitabı da
19
bundan üç yıl sonra, Cansever henüz 19
yaşındayken yayımlanır: İkindi Üstü…
Kitap Ömer Edip Cansever imzasını
taşımaktadır. Cansever daha sona bu
kitabı yok sayacak, piyasada bulunan
bütün kopyalarını tek tek para vererek
satın alıp yok etmeye karar verecektir.
hayattayken şiirlerinin toplu basımına
İkindi Üstü kitabından hiçbir şiir almaz.
Daha sonraki birkaç kitabından da bazı
şiirleri eksiltir. Şairin telif haklarını
satın alan Yapı Kredi Yayınları’nın,
Sonrası Kalır adıyla iki ciltte topladığı
şiirlere onun yok saydıklarını da dahil
etmesi edebiyat çevrelerinde tartışma
yaratmıştır.
Edip Cansever’in ikinci kitabı, ilkinden yedi yıl sonra, 1954’te yayımlanır.
“1954’te Dirlik Düzenlik adlı şiir
kitabım basılıyor. Bugün bakıyorum
da, ‘Masa Da Masaymış Ha’ şiirinden
başkası yazılmasa da olurmuş diyorum.
Ayrıca bu şiirden de yaşamım boyunca
kurtulamadım. Antolojilerde aynı şiir,
şiirimi uzaktan bilenlerin dilinde aynı
şiir, yabancı dillere şiir mi çeviriyorlar
benden, ille masa şiiri de olacak.” (agy,
sf. 42)