kardeşi de dışarıda çalışmaya başlamıştır . Kısa sürede Gregor ’ un değişmiş halini benimseyen ailesi , özellikle babası , onları anlayamadığını düşünerek ona bir böcekmiş gibi davranmaya başlar . Ona şiddet uygular ama annesi onun sadece hasta olduğunu ve bir süre sonra eski haline geri döneceğini düşünür ve bu yüzden onu , evladını hala eskisi gibi görür gözünde ama nedense karşısında her görüşünde ayılıp bayılmaktan kendini alamaz . Tüm bunlardan dolayı aile Gregor ’ un bakımını kız kardeşine yüklemiştir ve kız kardeşi de bunu severek kabul etmiş ve zaman içinde kendine olan özgüveni bu sayede artmıştır . Onunla başkasının ilgilenmesine asla izin vermemekte , bunu bir hakaret saymaktadır . Elde bulunan küçük çaplı servetin onları en çok bir sene idare edeceği anlaşılınca aile , geçinmek için gerekli olan parayı çalışarak kazanmaya başlamış fakat bu da yeterli gelmeyince evi kiraya vermişlerdir . Gregor ailesini böylesine zor durumlara düşürdüğü için sürekli kendisini suçlamakta , yaptıkları konuşmalarda sürekli içinde bulundukları sıkıntıları dile getirdikleri için yarası gün geçtikçe büyümektedir . Babasının kaba kuvveti ona ölümcül bir yara kazandırmıştır ama onun ölmesini sağlamamıştır fakat Gregor , ailesini içinde bulundukları durumdan kurtarmak için kendi varlığından vazgeçmiştir . Onun ardından normale dönen hayatlarında anne , baba ve kardeşi kendi gelecekleri hakkında planlar yapmaya başlamışlardır ve her şeyin olması gerektiği gibi olduğundan dolayı mutlu olmuşlardır . Hayatlarının akışına kaldıkları yerden devam etmeyi planlamaktadırlar . Gregor aslında benim , aslında sensin , aslında o . Gregor aslında onun hikayesini okuyup onun gibi hissedebilen herkes . Gregor ’ un geçirdiği dönüşüm onun farkındalığını simgeler . İnsan olduğunu iddia edenler ile böcek olanlar arasında verilen savaşlardan biridir aslında anlatılan hikaye . Bize hayat tarafından dayatılanların ve bunların ne kadarına uyduğumuzun farkında olmamıza bağlıdır böcek ya da insan olmamız . Seçim bize kalmıştır ; önümüze bir yol ayrımı çıkar birini seçmek zorundayızdır . Aslında bu ayrımın varlığını fark ettiğimizde başlar her şey . Artık dönüş yoktur çünkü ya sürünün bir parçasısındır ya da değilsindir . Sürünün parçası olmayı kabul etmek kolay olanı seçmek ve yaşadığını sanmaktan öteye gitmez , gidemez . Gregor hayatında bu ayrımı görmüş ve zor olanı seçmiştir . Ailesi tarafından gördüğü tepkiler ise beklenenlerdir . Dışlamak ve uzaklaştırmak … Çünkü bütünü , sürüyü bozabilir ufak böcekler . Annesi durumuna üzülmektedir çünkü hasta olduğuna inanmaktadır ve bir gün iyileşeceğine . Ama kime ve neye göre hasta ? Bu noktada böcek olmakla deli ya da şizofreni olmak arasında bir fark var mı yok mu onu sorgulamak gerekli sanırım . Bence bir fark yok hepsi aynı notaya basıyor . Hayatın monotonluğunun farkında olmak ve sürüden ayrılmak , kendine dönüşü gerektirir . Çocuksu saflığı tekrar keşfedebilmeyi . Duyguların varlığını keşfetmeyi , kendini özgür kılabilmeyi . Bunu başarmaya çalıştığın , başarabildiğin ölçüde varsındır . Böyle hissedenler bencilliği bilmezler . Aslına bakılırsa sevmekten başkasını bilmezler . Bu yüzden sürekli incinirler , yıpranırlar ve yıpratılırlar . Varlıkları ve yaptıkları anlaşılmaz . Sanırım Kafka ’ nın bir başka hayvanı değil de böceği seçmesi bundan kaynaklanır . Darbelere daha dayanıklı , düşmekten korkmayan ve kolayca yaralanıp ölmeyen bir hayvan olması nedeniyle . Nitekim Gregor ’ un ölümü herhangi bir darbeden kaynaklanmamaktadır . Bencil olmamasının bedelini hayatıyla ödemiştir çünkü
16 kahramanımız , diğerlerinin yaşayışlarını tekrar düzene sokabilmek ve isteklerini yerine getirebilmek için başka seçeneği yoktur . Her ne kadar arada sırada bencil olmayı ve ona yemek vermedikleri için kilere inip yemeyeceğini bildiği halde payına düşeni almayı düşünse bile bunu yapmaz , yapamaz . Kafka ’ nın ailesine bu şekilde bakışı onun sürdüğü yaşamdan kaynaklanmaktadır . O , hikayelerinde özlediği yaşamı yazmak yerine yaşadığı yaşamı yazmayı seçmiştir . Bundan , Kafka ’ nın böyle yaşamaktan memnun olduğu sonucunu çıkartabilir miyiz ? Babasının gölgesi altında ezilen Kafka , en başından beri yazmayı istemiş fakat geçimini sağlayabilmek için hukuk okumaya karar vermiştir . Her ne kadar yazmasına engel olduğu için aldığı avukatlık eğitiminden de , daha sonradan çalışacağı pazarlama şirketindeki işinden de nefret etmesine rağmen çalışkan ve istikrarlı bir insan olmuştur . Yazılarındaki karamsarlığa karşın gerçek hayatında oldukça neşeli ve yardım sever olduğunu biliyoruz . Ve bu noktada bir çelişki ortaya çıkıyor . Kafka iki yaşamı aynı anda yaşıyor . Yaşadığı an olan , şimdiki zaman dilimini içeren aralıkta hissettiği gibi değil hissetmesi gerektiği gibi , yazarken ise hissettiği gibi . Kafka ; yazılanları , yazılması gerekenleri dışarıya atılması gereken safra olarak nitelendirmektedir ve bu safrayı atabilmesi için geceler ona yetersiz gelmektedir . Tüm bunlar daha önce sunduğumuz şizofren olma tezini destekliyor bir ucundan . Aksi taktirde bir insanın böyle bir hayatta yaşaması olanaksızlaşır . Bundan kurtulmaya çalışması , birinden birini seçip sürekli öyle yaşamaya çalışması onu ölüme sürüklemekten başka işe yaramaz çünkü yaşaması için gerekli olan yanının kaybetmiş olur hangi parçasını seçerse seçsin .