TUEMsanat Basım Yayım Dilan Özdemir - Nem | Page 12

NEM
güneş daha fena yakmakta. Dilim hayli kurumuş, ağzım çöl olmuş.“ Su istiyorum.” diye fısıldadım. Hiç gücüm yok anne. Ne günah işledim diye düşünüp durdum. Düşe kalka bir kapı daha çaldım. Dedi“ Gel, acıkmışsındır. Sofranı kurayım.” Girdim. Zehirden yemekler. Yesem hemen öleceğim, yemesem vaktim var. Attım dışarı kendimi. Oturdum kimseciklerin olmadığı bir ovada. Yalnız ben varım. Dik duramayıp düşen bedenim … Bir çocuk yanaştı yanıma. Kara saçlı. Kapkara gözleri, uzunca da boyu var. Görsen, hiç korkun kalmaz. Dersin“ Bu çocuk kadar güzel bu dünya da.” Dedi“ Aba, neyin var? Kimsin?” Unuttum susuzluğumu, açlığımı, ağrıyan bedenimi. Aldım onu kucağıma. Dedim“ Beni bırak hele, sen kimsin?” Elimden tuttu kaldırmak istedi. Kucağıma aldım, az daha sevdim.“ Su getireyim, iç.” dedi. Bırakmadım, yüzüne baktım.“ Karnın açtır, anama diyeyim yemekler hazır etsin. Yatağımızı açalım.” Dedim“ Bana bir masal anlat da öyle git. Başka şey istemem.” Dümdüz bir patikada sadece yürüyen bir adamın hikâyesini suya taş atarmış gibi anlattı. Uyuyakalmışım. Uyandığımda ne çocuk var, ne yemek, su. Yalnız aklımda dümdüzden bir patika. Dedim“ Herhal bulmalı, geçmeli bu patikadan.” Gün oldu, gece oldu. Uyumadığım uyku, girmediğim zindan, bakmadığım gök, toplamadığım ağıt kalmadı. En sonunda buldum patikayı annem. Yaşlıdan bir kadın dikildi karşıma. Dedi“ Ne ararsın?” Anlattım, böyle böyle patika.“ Buralarda değildir,” dedi,“ yanlış yerdesin.” Götürdü beni bir kuyu başına. Dibi karanlık.“ Buradadır patikan.” Attı beni aşağı. Ne aradığım yol, ne ışık, ne ses. Ellerimi açtım. Dedim,“ Allah, kurtar.” Birden topraklar düştü üzerime avucumdan. Bitmek bilmiyor. Sonu gelmiyor. Başıma kadar toprak doldu. Nefes desen yok. Yumruk yapmışım ellerimi, toprak durmuyor. En son bıraktım bütün çabamı. Dedim“ Ne günahım vardı?” Duydum, biri dedi“ Senin günahın yoktu. Kuyular vardır, beladan saklar.
13