TUEMsanat Basım Yayım Dilan Özdemir - Nem | Page 11
NEM
seni nasıl büyüttüysem bundan sonrasına da böyle katlanır, büyütü-
rüm. Ben ananım senin. Aç kalma diye midene ekmek koyanım.
Üşüme diye üstüne esvap verenim. Düşmeyesin diye elinden tuta-
nım. Kanmayasın diye gözünü açanım. Yeri gelir, bulup da büyü-
yesin diye ruhunu saklayanım. Bak. Mavilerden yemeni alanım
sana. Talih kuşları gök sansın da başına konsun diye bekleyenim.
Gece perileri kara saçlarını yorgan bilsin de nefesini açsın diye dua
edenim. Buncacık evde bu kadar sene bir sen vardın bir de ben.
Artık ümidimi kesmiş yalnızlığımı buyur ediyordum ki kapıdan
girdin de “Yıka beni anne.” dedin. Bana can geldi kızım, sana da
gelsin. Bana gelen can, evvela sana gelsin.
-Bir rüya gördüm anne. Bakma şimdi titrediğime. Çok sıcaktı
orası. Ölüm gibi sıcaktı. Saçlarım terden alnıma yapışmıştı, tenim
kavrulmuştu. Bir yudum su dilendim kapıları çalıp çalıp. Kimse
yüzüme bakmadı. Bembeyaz da bir elbise vardı üzerimde. Ellerimde
kınalar. Görsen, nasıl güzelim, görsen. Senin kızınım. Dağ aştım,
taş kırdım, toprak eşeleyip su aradım. Elbisemin eteğini koparıp
kanayan ayaklarıma ilaç yaptım. Yürüdüm. Çok koştum. Güneş
bana hiç acımadı. Sen hep derdin: “Güneşin senin için doğduğuna
inanmazsan hayır olmaz günün.” Orada bile inandım ben. Ben
inandıkça o daha çok yaktı. Seni inkâr etti. Güneşten kurtulmak için
gölgeye sığındım. Mezar oldular. Tuzak oldular. İçinden çıkılmaz
bela oldular. Yüzümü çevirdim göğe, dedim “Nedir derdin? Ne
istersin?” Yine dolaştım. Çok dolaştım. Bir kapı çaldım. Açan
babammış. Saçı sakalı birbirine karışmış. Yorgunum, düştüm ayak-
larına. Dedim “Babam. Ölüyorum. Su getir.” Eğilip kaldırdı omuz-
larımdan beni. Dedi “Bak şu ötede bir kapı var, gir oradan. Koca
denizler ettim sana.” Ellerini öptüm düştüm yola. Masmavilerden
deniz karşımda. Attım içine kendimi. İçtim kana kana. Çıktım ki
12