James uashner
“Parmaklıkları kıramazlar,” dedi Tava sertçe. “Bir saniye durup
düşünelim”
“Düşünecek zaman kalmadı,” dedi Minho. Kapıyı tekmeleyip
açtı ve içerideki karanlık daha da arttı. “Aynca kapıyı kırmadan önce
bunu söylemen gerekirdi. Artık çok geç.”
“Haklı olmandan nefret ediyorum,” diye homurdandı Tava.
Thomas gözlerini açık kapının ortaya çıkardığı karanlıktan ala
mıyordu. O tamdık kaygıyı hissetti, bir şeylerin ters gittiğini biliyordu
aksi halde kurtarıcılar onları kurtarmaya gelirdi. Fakat Nevvt ve Minho
haklıydı; oraya çıkıp bazı cevaplar bulmaları gerekiyordu.
“Lanet olsun,” dedi Minho. “İlk ben giderim.”
Cevap beklemeden açık kapıdan çıktı ve karanlıkta hemen göz
den kayboldu. Newt, Thomas’a endişeli bir bakış attı ve ardından
Minho’yu takip etti. Nedense Thomas bir sonraki gidenin kendisi
olması gerektiğini düşündü ve Newt’in peşinden üerledi.
Adım adım yatakhaneden çıktı ve ellerini önüne doğru uzatarak
karanlık salona girdi.
Yatakhaneden gelen ışık orayı aydınlatmaya yetmiyordu; sanki
gözlerini kapamış, öyle yürüyordu. Ve oda kokuyordu. Hem de berbat
kokuyordu.
Minho önlerinde bağırdı ve ardından seslendi: “Hey, dikkat edin.
Tavandan sarkan... garip bir şey var.”
Thomas hafif bir gıcırdama sesi duydu. Sanki Minho tavandan
sarkan uzun avizeye çarpmıştı ve avize ileri geri sallanıyordu. Sağ
tarafta bir yerde olan Nevvt’in homurtusunu yerde sürüklenen metal
sesleri takip etti.
“Masalar,” dedi Newt. “Masalara dikkat edin.”
Tava, Thomas’m arkasından, “Işık düğmeleri neredeydi hatır
layan var mı?” diye sordu.
21