James Dashner
Teresa, dedi bir kez daha ısrarla, dişlerini iyice sıkarak. Nere
desin? Ne oldu?
Hiçbir şey olmadı. Kalbi neredeyse duracakmış gibi yavaşladı,
boğazında büyük bir yumru oluştuğunu hissetti. Teresa’ya bir şey
olmuştu.
Gözlerini açınca Kayranlılann, bir gece önce pizza yedikleri sa
lona açüan yeşil kapının önünde toplandıklarım gördü. Minho kapıyı
açmaya çalışıyordu ama hiç şansı yoktu; kilitliydi.
Diğer kapıysa duşlara ve soyunma odasına açılıyordu. Bir de
parmaklıklı pencereler vardı. Neyse ki. Her birinin önünde bağınp
çağıran deliler vardı.
Endişe, damarlarında asit dolaşıyormuşçasına canını yakıyordu
fakat Thomas bir süreliğine Teresa’yla üetişim kurma çabasını bırakıp
diğer çocukların yanma gitti. Bu kez Newt kapıyı açmaya çalışıyordu
ama boşuna uğraşıyordu.
Kollarını iki yana düşürüp, “Kilitli,” diye homurdandı sonunda.
“Hadi ya? Çok zekisin,” dedi Minho. Önünde birleştirdiği kaslı,
gergin kollarının damarları belli oluyordu. Thomas bir anlığına, damar
larında kan pompalandığım gördüğünü sandı. “Adım Isaac Newton'dan
aldığına şaşmamalı; mükemmel bir düşünce kabiliyetin var.”
Newt onunla uğraşacak halde değildi. Ya da belki Minho’nun sivri
laflarını ciddiye almamayı öğrenmişti. “Kapı kolunu kıralım.” Sanki
birinin hemen bir balyoz vermesini beklercesin