Labirent: Alev Deneylen
Minho başıyla pencerelerin olduğu duvan gösterip onayladı.
“Evet. Dün gece karanlıktan ve şu saçma sapan renkli perdelerden
fark edemedik. Ama parmaklıklar olduğuna memnunum.”
Thomas, etraflarındaki Kayranlılara baktı. Bazılan bir pencereden
diğerine koşuyor, dışanyı daha iyi görmeye çalışıyordu; diğerleriyse
küçük gruplar halinde toplanıyordu. Hepsi de olanlara inanamayarak
ve dehşet içinde bakıyordu. “Newt nerede?”
“Buradayım.”
Thomas dönüp Newt’i görünce onu demin fark edemediğine
şaşırdı. “Neler oluyor?”
“Sence bir fikrim var mı? Görünüşe bakdırsa bir grup deli bizi
sabah kahvaltısı olarak yemek istiyor. Başka bir oda bulup toplantı
yapmamız lazım. Tüm bu ses beni deli ediyor.”
Thomas dalgın bir ifadeyle başım onaylamasına salladı; plan iyiydi
ama bunu Newt ve Minho’nun halletmesini umuyordu. Teresa’yla
yeniden üetişim kurmak istiyordu. Bir şeylerin yolunda gitmediğine
dair kızın, kendisini uyarmasının derin ve yorgun uykusunda gördüğü
bir rüya olmasım umuyordu. Ve annesinin görüntüsü...
Newt ve Minho uzaklaşarak Kayranlılan bir araya toplamak için
seslenip kollannı salladılar. Thomas gergin bir şekilde pencerenin
önündeki lime lime olmuş deli adama baktı fakat bakışlarını hemen
çekti. Onun kanlı yaralarını, yarılmış derisini, çıldırmış gibi bakan
gözlerini ve çığlığım kendine hatırlattığı için pişman oldu.
Öldürün beni! Öldürün beni! Öldürün beni!
Thomas en uzaktaki duvara doğru geriledi ve yaslandı.
Teresa, diye seslendi zihninde. Teresa, beni duyabiliyor musun?
Odaklanmak üzere gözlerini kapayıp bekledi. Görünmez elleriyle
uzanıp ona dair bir iz yakalamak istiyordu. Hiçbir şey yoktu. Cevap
almak bir yana, ne bir gölge geçti ne de bir şey hissetti.
18