Reyes’la hiçbir ilgisi yoktu. Bu kez ne zaman ortaya çıkacağı nı
Tanrı bilirdi.
Dudaklarım Reyes’m yok olmadan önce bana verdiği ka vurucu
öpücükle hâlâ sıcakken Misery’ye doğru yürüdüm, bu sırada
Cookie’yi aradım.
“Henüz bir şey yok” diyen Cookie bana öğrendiklerini, da ha
doğrusu öğrenemediklerini aktardı.
“Sorun değil, araştırmaya devam et. Ben buradan sonra
Warren’la görüşeceğim, ilginç bir şey bulursan beni ara.”
“Tamam.”
Telefonumu kapatırken amcamla birlikte çalışan me mur
Taft’m devriye arabasıyla arkama yanaştığını gördüm. Bu
çevreden iki çocuk karşıda durmuş kıkırdıyordu; başımın dertte
olduğunu düşünüyor olmalılardı. Buralardaki çocuk lar, polisi
nadiren sempatiyle karşılarlardı. Üniformalı adamların annenizi
ya da babanızı gecenin bir yarısı aile içi şiddet nede niyle alıp
götürdüğünü unutmak kolay değildi.
Taft şapkasını düzeltip bana doğru gelirken arabadan in dim ve
bir olay olup olmadığını görmek için etrafıma bakın dım. Adamın
üzerinde kolalı, siyah bir üniforma vardı, saçla rı da asker
tıraşıydı, ama görmem gereken o değildi.
“Hey, Taft” diyerek hal hatır sorma kısmını geçtikten sonra,
onun hemen arkasında duran dokuz yaşındaki ö lü kıza, namı
diğer iblis Çocuk’a baktım. “Hey, balkabağım.”
Kız şeytani değilmiş gibi, yumuşak ve tatlı bir sesle, “Hey,
Charley” dedi.
Şeytanın kendisi gibi, iblis Çocuk’un da birçok adı var dı.
Bunlardan biri iblis Çocuk, bir diğeri Şeytan’m Dölü, Lucifer’m
Aşk Çocuğu, Çilekli Tart ya da kısaca ÇT -bu benim en sevdiğim
addı. O, Taft’m kız kardeşiydi ve çocukken ölmüştü. Taft onu
boğulmaktan kurtarmaya çalışmış, çabasının karşılığında zatürree
olup bir hafta hastanede yatmış tı. Kardeşi de yanından hiç
ayrılmamıştı. Beni bulana kadar.