Test Drive | Page 94

Roket’in önüne atlayarak, “Hayır, Reyes” dedim, ama kılıç çoktan savrulmaya başlamıştı. Kılıç havada ıslık sesi çıkara rak göğüs kafesimin bir parmak kadar soluna saplandı, sonra durdu. Acıyı hemen hissettim, ama kan akmayacağını biliyor dum. Reyes bir cerrahın yeteneğiyle, içten dışa öldürürdü. Dış tan travma olmazdı. Cinayet belirtisi olmazdı. Yalnızca en iyi doktorları -ya da sonuca bağlı olarak, en iyi adli tabipleribile kıskandıracak kadar düzgün, temiz ve derin bir kesik olurdu. Ben kılıca, onun keskin tarafına ve tehditkâr açılarına ba karken sanki zaman durdu. Kılıç bedenimin iki buçuk san tim içinde, yere paralel duruyor ve kör edici bir ışıkla parlıyordu. Reyes kılıcı geri çekti ve cüppesinin içine soktu, ben de kalbim teklerken güçlükle duvara yaslandım. Reyes cüp pe sinin başlığını geriye ittiğinde endişeli yüzü göründü ve be ni tutmak ister gibi eğildi. Onu iterek döndüm, ama Roket gitmişti. Sonra hızla Reyes’a döndüm. Aptallığına duyduğum öfke, sabrımı taşırmak üzereydi. “Bugünlerde insanları incitmeye epey hevesli görünüyor sun.” Bunu fark ettiğimde, Reyes’la ilgili inandığım her şeyden şüphe eder oldum. Onun iyi yürekli ve soylu olduğuna inanı yordum. Evet, tamam, bir de öldürücü... ama iyi anlamda. Reyes kuşkulu bir sesle, “Bugünlerde mi?” dedi. “Senin için uzun zamandır insanlara zarar veriyorum, Hollandalı.” Bu doğruydu. Reyes hayatımı birçok kez kurtarmıştı. Birçok kez, bana zarar vermek isteyen insanları incitmişti. Ama o kişi her seferinde çok kötü bir şey yapmıştı, suçluydu. “Canın istiyor diye etrafta dolaşıp insanları incitip öldü rebileceğini mi sanıyorsun? Babanın sana bunu öğretmediği anlaşılıyor...” Reyes’ın cüppesi yok oldu ve homurdanarak arkasını döndü; öfkesinin ateşi, cehennem ateşi gibiydi. Sakin bir sesle, “Hangi babamdan bahsediyorsun?” derken, bu konuyu açtı