Test Drive | Page 90

Cevap vermeyince Roket beni sarstı, bir an bekledi, sonra ne olur ne olmaz diye yeniden sarstı. Dünyanın bulanıklaş masını, odağa girmesini, sonra tekrar bulanıklaşmasını izler ken başıma aldığım darbeden ötürü felç geçirip geçirmediğimi merak ettim. Ben içime gıdım gıdım hava çekerken Roket, “Bayan Charlotte” dedi. Bütün çabalarıma rağmen her an boğulacak gibiydim. “Bunu neden yaptınız?” “Ne? Ben mi?” diye sorarak tek heceli kelimelere sadık kaldım. Yavaş yavaş daha uzun kelimelere geçiş yapacaktım. “Neden düştünüz?” “Neden acaba?” Maalesef Roket dalga geçmekten pek anlamazdı. “Yeni adlar. Bende yeni adlar var” diyere k beni merdivenlerden yukarı sürükledi. Ufalanmakta olan duvarları, değerli metallermiş gibi okşadı. Roket öyle yapardı. Ölenlerin her bi rinin adını duvarlara kazırdı. Akıl hastanesi devasa olsa da, Roket’in eninde sonunda beton kaplı duvarları deleceğin i biliyordum. Eninde sonunda yeri kalmayacaktı. Binanın çö küp çökmeyeceğini, Roket’in eliyle anısını yaşattığı isimler gi bi ufalanarak toprağa karışıp karışmayacağını merak ettim. Öyle olursa Roket ne yapacaktı? Nereye gidecekti? Onu evime davet ederdim, ama Bay Wong’un duvarları oyma fetişi olan iriyarı bir çocuğu nasıl karşılayacağından emin değildim. “Hani gitmem gerekiyordu?” dedim, sonunda nefes alabildiğimde. Roket en üst basamakta durdu ve düşünceli düşünceli yu karı baktı. “Hayır, gitmenize gerek yok. Kuralları çiğneme yin, yeter.” Gülmemek için kendimi zor tuttum. Roket kurallara sıkı sıkı bağlıydı, ama ben o kuralların ne olduğunu hiç bilmiyordum. Yine de, beni camdan dışarı atma meselesinin sebebini merak et tim. Roket daha önce hiç beni kapı dışarı etmeye çalışmamıştı.