Test Drive | Page 89

Roket mutluluktan ışıl ışıl parlayan gözlerle beni yere bı raktı. “Bayan Charlotte, geri geldiniz.” Alçak sesle güldüm. “Sana geleceğimi söylemiştim.” “Evet, ama şimdi gitmelisiniz.” Beni belimden tuttu ve birden bodrum penceresinden itmeye çalıştı. Az önce kilit lediğim pencereye. Ayaklarımı pencerenin iki tarafına dayayarak, “Dur, Ro ket” dedim. Kendimi bayağı komik hissediyordum. Bir de, ji nekolojik muayeneye hazır gibi. Daha önce de akıl hastanelerinden atılmıştım, ama bunu yapan hiç Roket olmamıştı. “Daha yeni geldim” diye it iraz ettim ve pencereyi ittim. Ama Roket inanılmaz kuvvetliydi. Roket kesinlikle çaba harcamadan tekrar, “Bayan Charlotte’m gitmesi gerek” dedi. Roket’in ağırlığının altında homurdandım. “Bayan Charlotte’m gitmesine gerek yok, Roket. Yemin ediyor.” Roket kıpırdamayınca dengemi kaybettim. Neye uğradığı mı anlayamadan sağ bacağım kaydı ve minicik pencereye sı kıştığımı hissettim. O anda çatırtıyı, kırılan camın ürkütücü sesini duydum. Lanet olsun. Dikiş attırmam gerekirse, Roket bunu ödeyecekti. Yani, gerçekten değil, ama... Dönmeye, onlarca yıldır yerinde duran camdan kaçma ya çalışıyordum ki, Roket kayboldu. Bir anda beton zemine, çoğunlukla sol omzumun, biraz da başımın üzerine düştüm. Acı patladı ve sinir uçlarıma yayıldı. O anda nefes alamadığımı fark ettim. Bundan nefret ederdim. Roket tekrar belirdi, beni tutup ayağa kaldırdı, “iyi misi niz, Bayan Charlotte?” diye sordu. Endişelenmeye başlamıştı. Tek yapabildiğim, 3mzümü yelpazeleyerek nefes almaya çalışmak oldu. Düştüğümde nefesim kesilmişti. Bunun ha yatı tehdit etmeyen bir durum olması, bana pençesini geçir mekte olan paniği hiç azaltmıyordu.