Test Drive | Page 8

karışmış gibi baktı. Komikti. Henüz anne değildim, ama bacaklarının arasından çıkarmak için otuz yedi saat boyunca dayanılmaz bir acı çektiğin bir şeyi unutmanın zor olacağı kanısmdaydım. Ona ipucu vermeye karar verdim. “Adı A harfiyle başlıyor ve mber ile bitiyor.” Cookie gözlerini kırpıştırdı ve bir an düşündü. Tekrar denedim. “Hmm, rahminin meyvesi?” “Ha. Amber babasının yanında. Bagaja gir.” Dağılmış saçlarımı düzeltip bagajın içini inceledim. Ölü adam sağken evsizmiş gibi görünüyordu. Cenin pozisyonunda kıvrılmış, tepesinde dikilen iki kadına da bakmıyordu. Bu tuhaftı, zira benim parlak, ışıltılı olduğum iddia ediliyordu. Bin güneş kadar parlaktım, falan. Varlığım en azından adamın başını sallamasına sebep olmalıydı, ama o hiç tepki vermiyordu. Sıfır. Hiç. işinde başarısız bir ölüm meleğiydim. Kesinlikle tırpana ihtiyacım vardı. Nerede tarım aletleri satan bir dükkân olduğunu düşü nürken, “Böyle olmaz” dedim. “Sabahın ikisinde, bir arabanın bagajında nereye gidiyor olabiliriz ki?” Cookie elini uzatıp ölü adamın içinden geçirdi, bir battaniye aldı, sonra bagajı çat diye kapattı. “Tamam, arkaya geç, ama başını eğ ve üstünü ört.” Onu yavaşlatmak için omuzlarını sıkıca kavrayıp “Cookie” dedim, “neler oluyor?” Sonra onları gördüm. Kadının mavi gözlerinde biriken yaşları. Cookie’yi yalnızca iki şey ağlatırdı: Humphrey Bogart filmleri ve sevdiklerinin incinmesi. Cookie hızlı hızlı, panik halinde nefes alıp vermeye başladı ve kokusu denizden