Test Drive | Page 7

“Koca göğüslerini sağlama aldın mı?” diye sordu, sonra tişörtümü silkeleyip başımın üzerinden aşağı çekti. Ardından en son lisede giydiğim bir ceketi elime tutuşturdu, yerden bir çift tavşanlı ev terliği aldı ve beni kolumdan tutup odadan çıkardı. Cookie beyaz bir pantolona dökülen portakal suy u gibiydi. Beyaz pantolonu kimin giydiğine bağlı olarak, sinir bozucu da olabilirdi, komik de. Cookie beni merdivenlerden aşağı sürüklerken tavşanlı terlikleri giydim, beni kapıdan dışarı iterken de ceketi “Serçeparmağım!” üzerime gibi geçirdim. itirazlarımın “Dur!”, faydası “Ay!”, olmadı. Ben, “Parmaklarının ucuna jilet mi taktın?” diye sorduğumda, Cookie elini hafifçe gevşetmekle yetindi. Cookie’nin arabasına doğru seğirtirken serin ve karanlık gece bizi sarıp davalardan sarmaladı. birini Albuquerque’de —insan kaçakçılığı yaşanan yapan bir en öne mli şebekeyle bağlantısı olan üç avukatın öldürülmesi olayınıaydınlatmamızın üzerinden bir hafta geçmişti. Fırtınadan sonraki sessizliğin tadını çıkarıyordum. Belli ki saadet bitmek üzereydi. Cookie’nin dengesiz davranışlarını komik bulma çabasıyla onun itip kakmalarına, beni Taurus’unun bagajına tıkmaya çalışıncaya dek -bunun sebebini henüz öğrenmiş değildimkatlandım. İşin başında iki sorunla karşılaştık, ilki, saçımın bagajın kilit mekanizmasına takılmasıydı. İkincisiyse bagajda ölü bir adam olmasıydı; hayaletimsi imgesi loş ışıkta si yah-beyaz görünüyordu. Cookie’ye bagajında ölü bir adam olduğunu söylemeyi düşündüm, ama sonra aklım başıma geldi. Kadının davranışları işe bir ölüyü karıştırmadan da yeteri nce dengesizdi. Neyse ki ölüleri göremiyordu. Ama o bagaja girip adamın yanına yatmaya hiç niyetim yoktu. Bir elimle uzun, kestane rengi saçlarımı bagajın kilidinden kurtarırken diğer elimi teslim olur gibi kaldırıp “Dur” dedim. “Birini unutmuyor musun?” Cookie zınk diye durdu —mecazi olarak— ve bana kafası