“Bob Amca sana Reyes hakkında ne anlattı?”
Garrett düşüncelere dalarak kaşlarını çattı; gri göz leri esmer
teniyle çarpıcı bir tezat oluşturuyordu. “Eh, özetle Farrow’un,
kendi babasını acımasızca öldürdüğü için son on yıldır New
Mexico Hapishanesi’nde yattığını, sonra bir başka mahkûmu
kurtarmaya çalışırken yanlışlıkla başından vurul duğunu ve bir ay
komada kaldığını, ardından sihirli bir bi çimde uyanıp yoğun
bakım ünitesinden kaçtığını söyledi.”
Bir an durup söylediklerini düşündükten sonra, “Tamam, iyi
bir başlangıç” diye yorumda bulundum. “Ama amcamın bilmediği
çok şey var.”
Garrett dudak bükerek, “Neymiş onlar?” diye sordu. Şahane.
Kuşkucu Yer Bulucu Garrett rolüne geri dönüyordu. “Reyes
Farrow pek çok kez hayatımı kurtardı. Kurtarmaya da devam
ediyor.”
Adam sesinde inkâr edilemez bir alaycılıkla, “Sahi mi?” dedi.
Bunu ona satmak kolay olmayacaktı.
“Evet, sahi.” Arkamızdaki yere park etmek isteyen bir araba
korna çaldı. Sokağa doğru yöneldim.
“Cinayetten hüküm giymiş bir adam seni kurtarıyor, öyle mi?”
“Evet.” Kaldırıma çıktığımızda durup tüm dikkatimi Garrett’a
yönelttim. “Ve o doğaüstü bir varlık.”
Garrett dudağını yine büktü, ama beni hoş görmeye karar
verdi. “Hayalet gibi mi, yoksa süper kahraman gibi mi doğa üstü?”
iyi bir soru. “Aslında, her ikisi de.”
Garrett içini çekti, ellerini saçlarının arasından geçirdi. “Bak,
ayrıntıya girecek vaktim yok” diye atıldım. “Hayatında bir kez
olsun, inandığın her şeyi bir tarafa bırakıp bana güvenir misin?”
Garrett uzun bir sessizlikten sonra istemeye istemeye ba şını
salladı.