ğa bırakmıştı; sanki adam yet eneklerim yüzünden bana kız gındı.
Garrett bir ay sonra, yavaşça ama kesin bir biçimde —ve
istemeye istemeye— yeteneklerime inanmaya başlamış tı, çünkü
kanıtı bizzat görmüştü. Tabii ben onun bana ina nıp inanmamasını
umursamıyordum, özellikle de geçen ayki davranışlarından sonra,
ama Garrett işinde iyiydi.
kuşkucuysa, kıçımı yesindi.
Bazen
işe
yarıyordu,
içindeki
Garrett o anda aynı şeyi düşünüyor gibiydi. Başını yana
eğmiş, ben kıçımdaki tozu toprağı silkelerken kıçıma bakı yordu.
“Yardımcı olabilir miyim?”
“Hayır, olamazsın.” Az önce de aynı konuşmayı yapma mış
mıydım? “Angel’ı taklit etmeyi bırak da soruma cevap ver. Dur.”
Gerçek ağır ağır, ama kesin bir biçimde yüzüme çarptı. Ağzım bir
an için açık kaldı, sonra kendimi toplayıp Garrett’a baktım.
“Aman Tanrım, peşime taktığı adam sensin.”
“Ne?” Garrett kaşlarını çatarak geriye çekildi.
“Orospu çocuğu.” En az bir dakika boyunca perişan hal de ona
baktıktan sonra -Tanrı’ya şükür perişanlığı aynanın önünde
çalışmıştımGarrett’m yüzünde beliren suçluluk ifa desini
saklamaya çalışmasını izledim. Sonra omzuna sert bir yumruk
attım.
“Ah!” Omzunu korumak ister gibi tuttu. “Ne vuruyorsun?”
“Sanki nedenini bilmiyorsun” dedim ve ondan uzaklaşma ya
başladım. Buna inanamıyordum. Gerçekten inanamıyordum.
Tamam, inanabiliyordum, ama yine de. Bob Amca Garrett
Swopes’u peşime takmıştı. Garrett Swopes’u! Son bir ay dır
yeteneğim konusunda başımı ağrıtan, benimle dalga ge çen, beni
bir yere kapattıracağına ya da en azından cadı di ye yaktıracağına
yemin eden adamı. Kuşkucular dramı acayip seviyorlardı. Bob
Amca taka taka peşime onu takmıştı, öyle mi?
Büyük adaletsizlik. Öfkeden kudurmak üzereydim. Ama... bir
dakika. Birden durup bütün ihtimalleri gözden geçirdim.