Test Drive | Page 70

nın bir sebebi var mı?” diye sorarken ellerimi pantolonuma sildim. Belli ki su ve endüstriyel bir yağ çözücü bulana dek ellerim temizlenmeyecekti. “Bir dava almışız” dedi. Angel lisedeki ilk yıllarımdan be ri benimle çalışıyordu ve üç yıl önce dedektiflik şirketimi aç tığımda başdedektifim olmaya razı olmuştu. Dedektif olarak cisimsiz bir varlığı çalıştırmak, üniversite giriş sınavlarında kopya çekmeye benziyordu -sinir bozucu, ama tuhaf bir biçimde etkiliydi. Birlikte birçok vakayı çözmüştük. Üzerine yağ bulaşması gibi kaygıları olmayan Angel, sır tını konteynere verip kaldırıma oturdu, ben kıçımın sol ta rafındaki taşı toprağı silkelerken gözünü birden elime dikti. Başıyla kıçımı işaret ederek, “Yardımcı olabilir miyim?” diye sordu. On üç yaşındaki oğlanların hormonları tavana vururdu. Ölü olanların bile. “Hayır, olamazsın. Elimizde bir değil, iki vaka birden var.” Profesyonel önceliğim Mimiydi, ama kiş isel önceliğim Reyes’tı. ikisinden de vazgeçemezdim; Angel’ı hangi vakaya yollamam gerektiğine karar vermekte zorlanıyordum. Reyes’ı yeğledim, çünkü o alanda başka kaynağım yoktu. Ama bu Angel’m hoşuna gitmeyecekti. Angel’m yok olmayacağını umarak, “Reyes hakkında ne biliyorsun?” diye sordum. Yok olmamanın yanı sıra, dokuz milimetrelik bir silah çekip beni vurmayacağını da umuyordum. Angel bir an beni süzdü, yerinde rahatsızca kıpırdandı, sonra dirseklerini dizlerine dayayıp uzaklara baktı. Ya da bir depo nun içine. Uzun bir süre sonra, “Rey’aziel bizi ilgilendir mez” dedi. Reyes’m öbür dünyadaki ismini duyunca, hafifçe içimi çektim. Angel bu ismi nereden biliyordu? Daha da önemlisi, ne kadar zamandır biliyordu? “Angel, Reyes’m ne olduğunu biliyor musun?” Angel omuz silkti. “Ne olmadığını biliyorum.” Bana karar