Test Drive | Page 64

“Babam neden çığlık attığımızı öğrendiğinde güldü, bize orada hiçbir şey olmadığını kanıtlamak için mahzene indi.” “Ve?” “Orada hiçbir şey yoktu” dedi Pari omuz silkerek. “Ona yaranı gösterdin mi?” “Ah, tabii ki hayır.” Ona kahvaltıda çocuk yiyip yemediği ni sormuşum gibi başını salladı. “Zaten beni hilkat garibesi gibi görüyorlardı. Kuşkularını doğrulamaya niyetim yoktu.” “Vay be, Pari” dedim. “Bir de bana sor.” “Ee, neden onun iblis olduğunu düşünüyorsun?” “Düşünmüyorum, iblis değildi. Ya da, ben olduğunu san mıyorum. Daha fazlasıydı.” “Nereden biliyorsun?” Bileğindeki deri kayışlan büktü. “Herhalde adını bildiğim için.” Bir an taş kesildim, sonra, “Anlamadım?” dedim. “Sana geçirdiğim kazayla ilgili ne söylemiştim, hatırlıyor musun?” Pari kaşlarını çatarak bana baktı. “Tabii ki hatırlıyorum.” Pari altı yaşındayken, bir araba kazasında ölmüştü. Neyse ki, çalışkan bir ilkyardım görevli si onu dirilt mişti. Pari ondan sonra auraları görebilmeye baş lamıştı buna ölenlerinki de d ahildi. Bedensiz, gri tonda bir aura gördüğünde, bunun ölü birinin ruhu olduğunu öğrenmişti. Bir hayaletin. “Öldüğümde, dedem beni bekliyordu.” “Hatırlıyorum” dedim “ve Tanrı’ya şükür seni ger i gönderdi. Cennete gittiğimde ona meyve sepeti göndereceğim.” Pari uzandı, nadiren yaptığı bir şeyi yaparak elimi min nettarlıkla sıktı. Garip bir andı. “Onu yalnızca bir kez gör düm” derken, suyunu iki eliyle tuttu. “Hakkında hatırladı ğım tek şey, boyu benimkini aşan bir Danua köpekleri olduğuydu, ama gördüğüm kişinin dedem olduğundan hiç şüp