“Kuşkularım vardı.”
“Ama onları yine de ofisine götürdün. Tek başına.”
“Kuşkularım her zaman doğru çıkmaz.”
Cookie bunu bir an düşündü, sonra sakinleşti. “Doğru.
Hatırlasana, bir keresinde postacıya çelme takmıştın ve...” Onu
susturmak için elimi kaldırdım. Bazı şeylerin söylen memesi daha
iyiydi. “Şirketi araştırma işini iptal et” dedim yüksek sesle
düşünerek. “Sanal çiftliğim üzerine bahse gire rim ki, oradan bir
yere varamayız. Mimi ve Janelle York arasındaki ilişkiyi
bulmaya çalış.”
“Aynı liseye g itmeleri dışında mı?” diye sordu Cookie.
“Hayır. Oradan başlayalım. Geçmişlerini araştırıp dikkat çekici
bir şey olup olmadığına bakalım.”
O anda Bob Amcam ofise girdi. Şey, ofise daldı. Her zamanki
gibi gergindi. Muhtemelen malum konuşmayı yapma vaktimiz
gelmişti. Amcamın felç geçirmeden önce bir kız ar kadaşa ihtiyacı
vardı. Ya da bir şişme kadına.
“Huysuzluk edeceksen” dedim kapıyı işaret ederek, “gir diğin
yerden çıkabilirsin, beyefendi.” Parmağımla daireler çizerek ona
dönmesini, keçi gibi sekerek çıkıp gitmesini işa ret ettim.
Amcam aniden durarak beni kafa karışıklığı ve öfke karışımı
bir ifadeyle süzdü. “Huysuz değilim.” Alınmış gibiydi. Bu
komikti. “Yalnızca bu sefer neye bulaştığını öğrenmek is tiyorum.”
Alınma sırası bendeydi. “Ne?” diye sordum. “Ben asla...”
“Dalga geçecek vaktim yok” dedi amcam parmağını sallayarak.
Bana haddimi bildiriyordu. “Warren Jacobs’ı nereden
tanıyorsun?”
Ne oluyordu, be? Suçla mücadele dünyasında haberler ça buk
yayılıyordu. “Onunla daha bu sabah tanıştım. Neden?” “Çünkü
seni istiyor. Karısının kayboluşunun üzerine, bir de peşine
düştüğü ve öldürmekle tehdit ettiği araba satıcısı