“Aklımı okumayı bırak” dedim ters ters.
“Aklını okuyamıyorum. Ben de senin gibiyim; duyguları
okurum. Üzgünsün.”
“Bir iblis bu düzleme gelmeyi nasıl başardı ki 9” derken
Reyes’tan uzaklaştım. Ayağa kalkıp volta atmaya başladım.
Reyes tekrar oturdu, ayaklarını yine masaya dayadı. Ayağındaki
çizmeleri ilk kez fark ettim. Bu çizmeler yarı kovboy yarı
motosikletçi modeliydi ve siyahtı. Hoşuma gittiler, “iblisle rin
kapıdan geçmesinin neredeyse imkânsız olduğunu sanıyordum.”
“Evet, neredeyse imkânsız. Arada bir, bir iblis boşluktan
geçmeye cesaret eder ve labirentte bir yol arar. Bu tehlike li bir
maceradır; genelde sağ çıkamazlar. Çoğu sonsuzlukta kaybolur.”
Fareyi dürtünce bilgisayarım uyandı. Yani duvar kâğıdım ekrana
geldi. Yani Reyes’m fotoğrafı. Bende olan tek fotoğrafı, vesikalığı.
Reyes kaşlarını çattı.
Bar taburesinin altına sürünüp saklanma dürtüme karşı
koydum. Zaten Reyes beni muhtemelen oradan da görebilirdi.
“Ne diyordun?”
“Ha.” Tekrar bana odaklandı. “Biri bir mucize eseri kapıdan
geçse bile, buraya varmış sayılmaz. Yeni doğan bir bebeğin
ruhuna tutunması gerekir. Bu düzleme gelebilmelerinin tek yolu
budur. ikimizin üzerinde olduğu düzlem” diye hatırlattı.
“Ama sen cehennemden kaçarken bunu yapmadın. Hiçbir ruha
tutunmadın.”
“Ben farklıydım. Kaçtıktan sonra düzlemler arasında, bir
kapıdan içeri girer gibi kolayca gidip gelebildim.”
“Bu nasıl mümkün olabilir?”
“Mümkün işte” dedi Reyes kaçamak bir tavırla. “Ben farklı
yaratıldım. Bir sebep için yaratıldım. Düşmüş melekler cennetten atıldıklarında, ışıktan kovuldular, yani bana ihtiyaç
duydular. Ben bir araçtım. Birinin amacına ulaşmasını sağ