“Eh, biz de bunu kılık değiştirerek yaparız. Bilirsin, ko mandolar falan gibi.”
“Öyle olmuyor.”
“Bu benim için yeterli değil.” Yumruklarımı sıktım. “De nemeliyiz. Seni öldürmelerine göz yumamayız.”
“ikinci sebebi bilmiyorsun.”
Bu kulağa tekinsiz geliyordu. “Tamam, söyle o zaman.”
Kollarımı kavuşturup bekledim.
“Hoşuna gitmeyecek.”
“Ben yetişkin bir kızım” dedim çenemi hafifçe kaldırarak,
“gerçekleri kaldırabilirim.”
“Pekâlâ. Bedenimin ölmesine izin vereceğim.”
Vücudumdaki bütün kaslar donup kaldı.
“Sonuçta o bedene ihtiyacım yok” derken omuzlarını duy gusuzca silkti. “Beni yavaşlatıyor ve senin de gördüğün gibi, beni
saldırılara karşı savunmasız bırakıyor.”
“Ama kamera görüntülerinde, komadan uyandığında ortadan
kayboldun. İnsan bedenini yok ettin.”
“Hollandalı”
derken
koyu
renk
kirpiklerinin
altından
azarlayıcı bir bakış attı, “bunu ben bile yapamam.”
“O zaman nasıl yok oldun? Videoyu izledim.”
“Elektrikli
aygıtlara
istediğimde
müdahale
edebilirim.
Konsantre olursan, sen de bunu yapabilirsin.”
Bunu bilmiyordum. “Düşünmüştüm ki...”
“Yanlış düşünmüşsün” dedi Reyes kesin bir se sle, işkence
çekerken çok huysuz olurdu.
“Tamam.
Yanılmışım.
Sonuçta
doğaüstü
varlık
olmanın
kullanma kılavuzu yok.”
“Doğru.”
“Ama bu, bedeninin ölmesine izin vermeni gerektirmiyor.
Yani, sana ne olacak? Öldüğün takdirde seni cehenneme geri
götüreceklerini söyledin.”
“Onlar bile beni cehenneme geri götürüp götüremeyeceklerini
bilmiyorlar. Götürmeyi istiyorlar. Sanırım bunu öğ