Test Drive | Page 40

“Kim?” Reyes cevap vermek yerine, parmak uçlarını nabzımın attığı noktaya koydu. Nabzımı, hayatın kanıtının damarlarımda dolaştığını hissetmek hoşuna gitmiş olmalıydı. “iblisler mi?” diye sordum. “Evet.” Bunu öylesine büyük bir umursamazlıkla söylemişti ki, duyan da iblislerin onu sürekli öldürmeye çalıştığını sanırdı. Daha geçen hafta, ben onun gerçekte kim olduğunu öğrendiğimde iblislerden bahsetmişti. Onların peşimde olduğunu, ama bana ulaşmak için önce kendisini aşmaları gerekeceğini söylemişti. Dalga geçtiğini sanmıştım. Belli ki öyle değildi. “Onlar...” Cümlenin ortasında sustum, güçlükle yutkundum. “Sen iyi misin?” “Kendimden geçtim” diyen Reyes bana yaklaştı, diliyle dolgun dudaklarını ıslattı. Midem takla attı, ama bunun sebebi kısmen diliydi. “Ken dinden mi geçtin? Ne demek istiyorsun?” Reyes beni kaslı kollarının arasına hapsetti. “Yani, uyanık değilim” dedikten hemen sonra kulakmememi tenimi ürpertecek kadar sertçe dişledi. Derin, tenor sesi kemiklerimde titreşerek onları adeta erit ti. Her hecesinin, her dokunuşunun yarattığı karmaşa yerine kelimelerine odaklanmaya çalıştım. Reyes çikolata kapl ı eroin gibiydi, ben de ona ölümüne bağımlı olmuştum. Daha önce onu içimde hissetmiştim. Cenneti kısa bir süre için görmüştüm; bu öyle olağanüstü bir deneyimdi ki, Reyes’tan sonra başka hiçbir erkekle olamayacağımdan emindim. Gerçekten, kim güzellik ve günahtan yaratılmış, cinselliğin kavurucu ateşiyle birleştirilmiş bir varlıkla boy ölçüşebilirdi ki? O erkeklerin arasında bir tanrıydı. Lanet olsun. Başka şeyler düşünmek için kendimle mücadele ederek, “Neden uyanık değilsin?” diye sordum. “Reyes, ne old u?”