Test Drive | Page 37

nın anahtarı da bedenine işlenmişti. Ama babası gururuna yenik düşmüştü. Cenneti istiyordu. Evrende yaşayan her varlığı tamamen kontrolü altına almak istiyordu. Tanrı’nın tahtını istiyordu. Reyes, babasının bütün emirlerini yerine getirmiş, dünyada cehennemden doğruca cennete açılan bir kapının açılmasını beklemişti. Kusursuz bir gizlenme ve takip yeteneği olan Reyes, yeraltı dünyasının kapılarından geçmeyi başarmış, evrenin en uzak köşelerinde kapılar, aynı şekilde ve nitelikte bin ışık bulmuştu. Dünyada hizmet etme ayrıcalığını elde etmeyi bekleyen bin ölüm meleği. Ama Reyes daha dikkatli bakmış, altın iplikten işlenmiş, pırıl pırıl parlayan güneşin kızını görmüştü. Beni. Dönüp onu görmüş, gülümsemiştim. Ama Reyes kaybolmuştu. Babasının cehenneme dönüp yerimizi bildirmesi emrine karşı çıkmış, asırlarca benim gönderilmemi beklemiş ve kendisi de dünyada doğmuş, bildiği her şeyi benim için terk etmişti. Çünkü insan olarak doğduğu gün, önceden kim olduğunu, ne olduğunu unutmuştu. Daha da önemlisi, neler yapabildiğini. Benimle olmak için her şeyden vazgeçmişti, ama kaderin zalimce bir oyunu onu bir canavarın kollarına atmış, Reyes büyürken olabilecek en kötü yırtıcının etkisi altında kalmıştı. Reyes yavaş yavaş geçmişini hatırlamaya başlamıştı. Kim olduğunu. Ne olduğunu. Ama bundan önce, onu yetiştiren adamı öldürdüğü için hapse girmişti. Küvette irkilerek uyandım ve doğruldum. Altımdaki sert ve kaygan zemin, sert ve kaygan olduğundan avuçlarımın altından kaydı ve aynı hızla tekrar düştüm. Sertçe, ikinci denememde ağırdan aldım, etrafıma bakınıp Reyes’ı aradım ve banyoya kaydırmaz paspas almaya yemin ettim. Kan yoktu. Mücadele izi de. Reyes da. Ona ne olmuştu? Neden yaralıydı? Onu düşünmemeye çalıştım. Bunun asıl se