Test Drive | Page 29

etmeliydim. Onu bu tür bir bilgiyle şaşırtmak doğru değildi. “Gaz borularını patlatan üniversite öğrencisini gören adam olmasaydı, o olayı asla aydmlatamayabilirdik. Ama daha yedi yaşındaydım” dedim; havadan sudan konuşarak Cookie’nin dikkatini dağıtabileceğimi umuyordum. “Olanları anlamakta zorlandım. Hey, hiç olmazsa araban güvende” diyerek arabayı işaret ettim. Cookie Taurus’una doğru ilerledi, sonra bana döndü. “Üz günüm, Charley” dedi. Durup Cookie’ye kuşkuyla baktım. “Bir tonbalığı esprisi mi yapacaksın? Çünkü on iki yaşma geldiğimde, o esprilerden çoktan bıkmıştım.” “Ben de bagajımdaki cesedi düşündükçe deliriyorum...” “Ceset değil. Ölü. Adam.” “Sense elinden geleni yapıyorsun. Bana bu hikâyeyi hiç anlatmamıştın.” Yine kuşkuyla, “Hangi hikâye?” dedim. “Patlama hikâyesi mi? O bir şey değil.” Bunu ona yalnızca etrafta dolaşan ölüle ri düşünmesin diye anlatmıştım. “Bir şey değil mi? Sen pelerinsiz bir süper kahramansın.” “Ay, çok tatlısın. Hayırdır?” Cookie alçak sesle güldü. “Bir şey yok. Bana bagajımda ceset olmadığını söyle, yeter.” Anahtarı istemeye istemeye alıp bagajın kapağını açtım. “Bagajında ceset yok.” “Charley, dürüst olabilirsin. Her şey yolunda.” Gözlerimi şaşkınlıkla kırpıştırdım. Adam gitmişti. Bagajı tarayarak, “Hayır, cidden” dedim. Daha iyi bakmak için ge riye adım attığımda soğuk, kıpırtısız bir şeye çarptım. Etrafımdaki hava sıcaklığı düştü, sırtım ürperdi. Bir buzluğa gir miş gibiydim, ama Cookie’yi korkutmak istemedim. Yine. Omuz silkerek, “Hayır” dedim, “burada ölü yok.” Cookie kuşkuyla dudaklarını sımsıkı kapattı. Yana çeki