Test Drive | Page 18

ru okuyabiliyordum ve bu adam masumiyet saçıyordu. Bir şeyden pişmandı, ama bunun sebebi yasadışı bir iş değildi. Muh temelen karısının gitmesine sebep olduğunu sandığı hayali bir suçtan dolayı kendini kötü hissediyordu. Her ne oluyorsa, adamın bununla ilgisi olduğundan şüpheliydim. ikisine birden kafeye girmelerini işaret ederek, “Haydi” dedim. “Brad” diye seslendim. Çocuk yüzünde şeytani bir tebessümle başını açıklıktan uzattı. “Beni şimdiden özledin, ha?” “Sözünün eri misin, bunu görmek üzereyiz, yak ışıklı.” Çocuk kaşlarını kaldırdı ve elindeki spatulayı, bir rock grubunun davulcusu gibi salladı; belli ki gözü korkmamıştı. “Sen arkana yaslan ve izle” dedikten sonra geri çekilip kollarını sıvadı. Bu çocuk çok can yakacaktı. Ardında bırakacağı kan banyosunu düşününce ürperdim. Uç kahvaltılık burrito’nun ve yedi fincan kahvenin ardından yalnızca dördünü ben içmiştimhâlâ endişe ve şüpheden ölmek üzere olan adamın yanında oturuyordum. Adam öyle endişeliydi ki, kahvaltısını midesinde tutamayacağına bahse girebilirdim. Adamın pek şansı yoktu. Bana yakın zamanda Mimi’nin davranışlarındaki değişik liklerden söz ediyordu. “Bu büyük değişimi ne zaman fark et tin?” diyerek, yaklaşık yüz on ikinci sorumu sordum. Aşağı yukarı. “Bilmiyorum. Çok yoğun çalışıyordum. Bazen çocuklarım alev alsa, onu bile fark edeceğimden şüphe ediyorum. Sanırım üç hafta önceydi.” “Konu açılmışken” dedim başımı kaldırıp, “çocuklarınız nerede?” “Ne?” diye sordu Warren bana dönerek. “Ah, kardeşimdeler.” Bu kesinlikle iyiydi. Adam berbat haldeydi. Norma saye sinde peçetelerin üzerine not almayı bırakmış, sipariş fişle