olabilir, ama gözdesi benim” diye fısıldadım.
Neil gülecek gibi oldu, ama sonra sustu. Beni inceledi. Bayağı
uzun bir süre.
“Ne?” dedim utanmaya başlayarak.
“Farrow Şeytan’m oğluysa, sen nesin?”
Parmağımı sallayarak, “I-ıh” dedim. “Sen bana bir şey anlattın, ben de sana bir şey anlattım.”
Neil birden meraka kapılmış gibi beni incelemeye devam
ederken kapı çalındı. “Girin.”
Luann içeri girip Neil’a bazı kâğıtlar verdi.
Neil burnunun üzerine bir gözlük oturturken hayretle, “Bu
kadar mı?” diye sordu.
Luann ona istediği ziyaret kayıtlarını getirmişti. “Evet,
efendim. Diğerlerini reddediyor.”
“Teşekkürler, Luann.” Kadın çıktıktan sonra, “Farrow’un
onaylı ziyaretçiler listesinde tek bir kişi var” dedi. “Avukat yok.
Vekil yok. Tek bir adam var.”
“Tahmin edeyim: Amador Sanchez.”
“Evet. Dört yıl boyunca aynı hücredelerdi.”
“Lisedeyken de arkadaşlardı.”
“Gerçekten mi?” diye sordu Neil şaşkın şaşkın. “Hücre arkadaşı olmayı nasıl becerdiler? Ve dört yıl öyle kalmayı?”
Gerçekten, Reyes bunu nasıl becermişti? Her geçen dakika, daha
da ilginçleşiyordu. “Luann, diğerlerini reddettiğini söylerken ne
demek istedi?”
“Ah, bilirsin işte, kadınları.” Kayıtları incelerken elini sal layarak bu fikri bir kenara itti. “Tamam, Amador Sanchez
vurulmadan önceki hafta onu ziyaret etmiş. Ziyaretleri bayağı
düzenliymiş.”
O sayfaları karıştırırken, “Ne kadını?” diye sordum.
Neil başını kaldırmadan, “Kadınlar” dedi. “Hiçbirinin onu
ziyaret etmesine izin vermiyor, o yüzden muhtemelen elimizde
kayıt yoktur. Ama Tanrı biliyor ya, çabalıyorlar. Her