Test Drive | Page 174

ay en azından bir iki kadın geliyor.” Düşünceli düşünceli tavana baktı. “Düşündüm de, genelde ne olursa olsun başvuru formu doldurup onu görmeye çalışıyorlar. Elimizde hâlâ kopyalar olabilir. Bakmam gerekecek.” Kâğıtları karıştırmaya başladı. “Evet, bunu söylemiştin. Hangi kadınlar?” İçimi yarıp ge çen kıskançlık sızısını dizginlemeye çalıştım. Neil’a çeşitli şekillerde suikast düzenlemeyi düşünmeme sebep olan uzun bir sessizlikten sonra —on yediye varmıştım— adam bana gözlüğünün tepesinden baktı. “Web sitelerindeki o kadınlar.” Sesi, beni birden geri zekâlı bulmaya başladığı gerçeğini başarıyla yansıtıyordu. Onu yavaşça öldürsem daha iyi olabilirdi. Bolca acı çektirerek. Belki dördüncü plana uyardım. Ya da on üçüncü. “Hangi web siteleri?” Neil kâğıtları masasına bırakıp bana inanmaz bir ifadeyle baktı. Bu da resmen kabalıktı. “Sen de dektif değil misin?” “Eh, evet, ama...” “Farrow’u ne kadar zamandır soruşturuyorsun?” “Hey, onun kim olduğunu daha bir hafta önce öğrendim. Satürn takvimine göre, daha bile yakın zamanda.” “Bana hatırlat da seni asla parayla tutmayayım.” Fikrimi değiştirdim. Kesinlikle on iki numaralı planı uygulayacaktım. Neil’a neredeyse acıyordum. “İkincisi de, kendine bir iyilik yap, Farrow’u Google’da arat.” “Reyes’ı mı? Neden?” Neil yumuşak bir sesle gülüp başını iki yana salladı. “Çünkü çok şaşıracaksın.” Sandalyemde öne kaydım. “Neden? Sen neden söz ediyorsun? Kadınlar ona mektup mu yazıyor?” Mahkûmlara mektup yazan kadınları duymuştum. Bu kadınları tanımlamak için kullandığım binlerce sıfattan birine başvurmadan,