Test Drive | Page 172

zarmış ekmek üzerine haşlanmış şeytan diye... Sen gerçek kötülüğün ne olduğunu biliyor musun?” diye sordu. Kaşlarımı kaldırdım. “Amerikalılar kötülükten bahsettiğinde, kötü niyetten, zulümden, şiddetten söz ederler. Biz kötülüğü böyle görürüz.” “Nereye varmaya çalışıyorsun?” “Kötülük yalnızca iyiliğin, Tanrı’nın yokluğudur.” Bunu hiç bu şekilde düşünmemiştim. “Yani, Reyes’ın kötü olmadığını biliyorsun, öyle mi? iyi bir insan olduğunu.” “Elbette.” Bunu kuş beyinliymişim gibi söylemişti. “Ama cidden, gerçekten öyle, ha? Onun oğlu?” “Evet” dedim. İçim hüzün dolmuştu. “Gerçekten öyle.” “Bu hayatımda duyduğum en havalı şey.” “Havalı mı?” Neil sırıttı. “Evet, havalı.” “Anlamıyorum. Bunun nesi havalı?” Neil koltuğunda arkaya kaykılarak parmaklarını birbirine kenetledi. “Geçen hafta buraya geldiğinden beri... Hayır, sözümü geri alıyorum. Reyes on yıl önce hayatıma girdiğinden beri, her şeyi sorgular oldum. Kendime gerçekten bizden yüksek bir güç olup olmadığını sordum. Cennetin var olup olmadığını. Tanrı’nm. Bunun sebebinin kısmen insanların yapabildiği kötülükleri görmem olduğunu kabul ediyorum. Ama diğer dünyayı, diğer gerçekliği biraz olsun görmek ve onun ne olduğunu, nerede n geldiğini bilmemek. Ama şimdi...” Bana takdirle baktı. “Sen tek kelimeyle Tanrı’ya olan inancımı yeniledin, Charley. Yani, bir düşünsene. Şeytan’m oğlu gerçekten varsa, Tanrı’nm oğlunun da var olduğundan emin olabilirsin.” Başımı iki yana salladım. “Kesinlikle haklısın. Bunu bu kadar iyi karşılaman beni biraz şaşırttı, o kadar.” “Düşünsene. Isa beni seviyor.” Rahatlayarak güldüm, öne eğildim ve “Isa seni seviyor