Test Drive | Page 164

mayacağından, böyle riskli bir duruma nadiren düşerdim. Ama Neil bir şeyler görmüştü. Reyes’ın şimdiye kadar tanıdığı bütün insanlardan daha güçlü olduğunu biliyordu. Benim başkalarının göremediği şeyleri görebildiğimi de biliyordu. Ama insan aklının gerçek olarak kabul edebileceği şeylerin bir sınırı vardı. O sınırı aştığım takdirde kaybedebilirdim. adamın Dostluğu işbirliğini zerrece de dostluğunu umurumda değildi, da ama işbirliğini istiyordum. “Neil, sana yalan söylemek istemiyorum.” “Ben de bana yalan söylenmesini istemiyorum, o yüzden işimiz bayağı kolaylaşacak.” Uzun uzun iç çekerek, “Sana gerçeği söylersem...” dedim, “geceleri rahat uyuyamazsın, diyelim. Bir daha asla.” Neil düşünceli bir tavırla kalemiyle masasında tempo tut tu. “Dürüst olmak gerekirse, iki hafta önce buraya geldiğinden beri pek iyi uyuyamıyorum, Charley.” Kahretsin. Biliyordum. Dünyasını çoktan altüst etmiştim. “Yanılıyor olabilirim” diye söze devam etti, “ama bütün hikâyeyi bilsem, çok daha iyi uyuyacağımdan eminim. Beni mahveden parça parça bilgiler. Artık hiçbir şey bana somut gelmiyor. Hiçbir şeyin parçaları birbirine uymuyor. Şimdiye dek inandığım her şeyin ayaklarımın altında ufalandığını, neyin gerçek neyin sahte olduğunu anlayamaz hale geldiğimi hissediyorum.” “Neil, sana daha fazlasını anlatırsam o bilgi kesinlikle gerçeğe sıkı sıkıya bağlanmanı sağlamayacak.” “Hemfikir olmadığımız konusunda hemfikir olsak?” “Olmaz.” “Yani hemfikir değiliz.” “Hayır.” “O zaman hemfikiriz.” “Hayır.” “O zaman, şöyle ifade edeyim.” Yüzünde şeytani bir sırı