Test Drive | Page 158

Cookie’ye selam verdi, girişte bizi karşılayan ve her ziyaretimde ona yavru köpeğini öldürecekmişim gibi bakan asistanı Luann’la konuştu. Kadının kırk küsür yaşını belli eden ve kısa siyah saçları, koyu renk gözleriyle büyük bir tezat oluşturan solgun bir teni vardı. Ne zaman içeri girsem bana neden kötü kötü baktığını merak ederdim hep. Yine de nedenini soracak kadar merak etmemiştim. Onda sezdiğim tek duygu güvensizlikti, ama onunla ilk tanışmamı düşündüğümde, bunu kadın Reyes için geldiğimi öğrenene dek hissetmediğimi fark ettim. Kadın adeta onu korur gibiydi; birden bunun sebebini merak ettim. Neil, Luann’a teşekkür etti, sonra ofisine girdi, ikimiz aynı liseye gitmiştik, ama yollarımız neredeyse hiç kesişmemişti. Çoğunlukla Neil pisliğin teki olduğu için. Neyse ki hapishane hayatı onu olgunlaştırmıştı. Ve Reyes on yıl önce buraya ilk kez geldiğinde vuku bulan bir olaydan, yani hapishanedeki en öldürücü üç çete üyesinin on beş saniyede can vermesinden ötürü Neil’m Reyes hakkında azıcık bilgisi vardı. Neil her ne gördüyse, adamdan etkilenmişti. Ve beni de, söylediklerim kulağa ne kadar delice gelirse gelsin hepsine inanacak kadar tanıyordu. Şizoidden tutun Kanlı Mary’ye kadar her tür isimle anıldığım lise yıllarında, durum farklıydı. Bana Kanlı Mary demeleri tuhaftı, çünkü beni neredeyse hiç kanla kaplı görmemişlerdi. Ama şimdi Neil’m yeteneklerime duymaya başladığı inançtan faydalanabilirdim; kendimi haklı göstermek için bu inanca bel bağlamıştım. Neil ofise girdi, bana bilmiş bir bakış attıktan sonra masasının arkasına yerleşti, içki içmeye düşkün olduğu halde hâlâ iyi bir vücudu olan Neil eski bir atletti; bu arada saçları da dökülmeye başlamıştı. Hemen sadede geldi. “Onu gördün mü?” Şu an için aklında işten başka bir şey yoktu. Bu da benim işime yarardı. Hem adamın Reyes’m nerede olduğunu öğre nmek istemesi şaşırtı