mıştı. Ben içeriden bilgi aldığı kanısındaydım, çünkü kimse o
kadar iyi olamazdı.
Kadının elini iki elimle tuttum. “Kim, söz veriyorum, onu
bulmak için ne gerekiyorsa yapacağım.”
Kadın beni kendisine çekip kucakladı. Kollarımda kırıla cağından korktuğum için, ona nazikçe sarıldım.
1-40 yolunda, arabaların arasında zikzaklar çizerken bir
yandan da federal ajanın, Kim ile Reyes’m kardeş olduğunu nasıl
öğrendiğini düşündüm. Bu, beni çok şaşırtmıştı. Kadı nı bulmak
kolay değildi, çünkü gerçeği bilen çok fazla insan yoktu.
Telefonum “Da Ya Think I’m Sexy” melodisiyle çaldı. Arayanın Cookie olduğunu bilerek telefonu açtım. “Charley’nin Kötü
Ün Evi.”
“Beni alman gerek” dedi Cookie.
“Yine sokakta vücudunu satmaya mı çalışıyorsun? Bu ko nuyu
konuşmamış mıydık?”
“Mimi’nin Albuquerque’ye taşınmasından birkaç hafta önce,
sınıfından bir kız kaybolmuş.”
Vitesi düşürdüm, otoyoldan çıkmak için Misery’yi sağ şeride
soktum. Kornalara ve tiz çığlıklara aldırmadan, “Ne olmuş?” diye
sordum. Arkamdakilere, “Terapi lazım mı?” diye bağırdım.
“Kimse bilmiyor. Cesedini bulamamışlar.”
“Bu ilginç.”
“Evet. Gerçekten çok üzücü. Beş yıl önceki bir gazete haberine göre, kızın annesiyle babası hâlâ Ruiz’delermiş. Kızla rının
eve döneceğini umarak yirmi yıldır aynı evde yaşıyorlarmış.”
Aslında bu, sık rastlanan bir şeydi. Anne babalar olay ni hayete
ermediğinde genelde çocuklarının eve dönüp onları bulamayacağı
korkusuyla taşınmayı reddederlerdi. “Bir şe-