di. Bir gün en iyi arkadaşlarken, ertesi gün düşman oldular.” “Bu
bizi hiç üzmedi” diye ekledi Harold. “Mimi’nin o kızla
arkadaşlığını hiç onaylamıyorduk.”
“Bu ayrılığa sebep olacak özel bir şey oldu mu?” Birbirlerine
baktılar, geçmişi hatırlamaya çalışırken çaresizce omuz silktiler.
“Ne olduysa” dedi Wanda, “bu Mimi’nin depresyona gir mesine yol açtı.”
“Onu odasında gizli gizli ağlarken yakalıyorduk” diyen
Harold’m sesi, yüzeye çıkan acı verici anıların etkisiyle umut suzluğa bürünmüştü. “Dışarı çıkmıyor, yemek yemiyor, banyo
yapmıyordu. Neredeyse her sabah hasta olduğunu söylüyor, okula
gitmemek için bize yalvarıyordu. O dönem üç hafta oku la
gitmedi.”
Geçmişi anımsamak Wanda’yi da hüzünlendirmişti. “Onu
doktora götürdük, doktor da bir uzmandan randevu almamı zı salık
verdi, ama biz bunu ayarlayamadan Mimi annemle birlikte
yaşamak için Albuquerque’ye taşınmak istedi. Aziz Pius’a gitmek
istiyordu.”
“Dersleriyle tekrar ilgilenmesi bizi çok sevindirmişti. Hep A
alan bir öğrenciydi ve Aziz Pius şahane bir okuldu.” Harold
kızının uzağa taşınmasına izin verişini haklı çıkarmaya çalışır
gibiydi. Bu kararı kolay vermediklerinden emindim.
Wanda adamın dizine, ona güven vermek ister gibi dokun du.
“Bu kulağa kötü gelecek, ama dürüst olmak gerekirse Mi mi
gittiğinde içimiz rahatladı, Bayan Davidson. Buraya gel diğinde
tamamen değişti. Notları düzeldi, okul dışı aktivitelere bol bol
vakit ayırmaya başladı. Eski haline döndü.”
Marshal’lar konuşurken Cookie not alıyordu. Tanrıya şü kür.
Benim el yazım berbattı.
“Bana anlattıklarınıza bakılırsa” dedim, “Ruiz’deki endi şeleri,
en
iyi
arkadaşıyla
arasının
bozulmasından
fazlasına
dayanıyormuş. Biri onu tehdit etmiş olabilir. Ya da daha be