ÇT’nin, Tanrının beni geçen perşembe gecesi fazla margarita
içip masa üzerinde müstehcen bir biçimde dans ettiğim için
cezalandırma yolu olduğundan emindim; dişlerimi gıcır dattım.
Taft binaya endişeyle bakarken ben Misery’ye yaslandım,
çizmeli ayağımı arabanın marşpiyesine koydum. “Bak” diye rek
Taft’m dikkatini çektim,
olduğunu söylüyor.”
“kardeşin,
çıktığın
kızın
fahişe
Adam şaşkınlıkla bana döndü. “O fahişe değil. Eh, tamam,
fahişe, onunla bu yüzden çıkıyorum. Demek haberi var, ha?”
Omuz silktim. “Dostum, kız arkadaşının fahişe olduğunu bilip
bilmediği konusunda hiçbir fikrim yok.”
“Hayır, Becky’yi diyorum. Biriyle çıktığımı biliyor, ha?”
Ellerimi kaldırıp avuçlarımı açtım. “Becky’nin kim old uğunu
bilsem...”
Taft bana dehşetle baktı. “Kardeşim.”
“Ha! Doğru!” diye durumu kurtarmaya çalıştım. İblis
Çocuk’un bu kadar normal bir isminin olacağı kimin aklına
gelirdi? Ben ona Serena, Destiny ya da Geceleri Gelip Kanımı zı
Donduran Şeytani Şey gibi egzotik bir isim yakıştırıyordum.
Taft’ın telsizi, benim tamamen tutarsız bulduğum sözlerle
cızırdadı. Adam özel konuşmak için devriye arabasına gider ken
cep telefonum çaldı. Arayan Cookie’ydi. “Charley’nin Is tırap
Dünyası” dedim.
“Janelle araba kazasında ölmüş.”
“Tüh, ne yazık, çok üzüldüm. Birbirinize yakın mıydınız?”
Cookie öfkeyle derin bir nefes aldıktan sonra, “Janelle, Charley”
dedi. “Janelle York. Mimi’nin geçenlerde ölen lise arkadaşı?”
“Ah, evet” diyerek yine durumu kurtarmaya çalıştım. Sa nırım
son zamanlarda bunu sık sık yapıyordum. “Dur bir dakika, araba
kazası mı? Mimi Warren’a, Janelle’in öldürüldüğünü söylemişti.”