sa bunun kanıtını görmek, kahramanlığımın tadını çıkarmak
isterdim. “Kesinlikle konuşacağım.” Adama hayal kırıklığı dolu
bir bakış attığımda Taft da bana kızgınlıkla baktı. Sonra kıza ona
neden ihtiyacım olduğunu açıkladım. “Ben ağa beyinle
konuşurken, sen o binaya girip küçük bir kızı arar mısın?”
Taft da ÇT de kaşlarını kuşkuyla çatarak binaya bakıyor lardı.
“O bina korkutucu görünüyor” dedi kız.
“Hiç de korkutucu değil” diye yalan söyledim. Köpek gibi.
Efsanelere göre doktorların deney yaptıkları, terk edilmiş bir akıl
hastanesinden daha korkutucu bir yer olabilir miy di? “Orada
küçük kız kardeşiyle yaşayan Roket adında iyi bir adam var. Kız
senden bile küçük.”
Roket’in kardeşini hiç görmemiştim, ama adam bana de falarca
kızın onunla hastanede yaşadığ ım söylemişti. Kız zatürreeden
ölmüştü ve Roket’in anlattıklarına bakılacak olur sa, beş yaşında
olmalıydı.
“Adı Roket mi?” Bu, kızın kıkırdamasına sebep oldu.
“Evet. Bu arada...” Kıza doğru eğildim. “Oraya girmişken
Roket’in gerçek adını öğrenmeyi de dener misin?” Hastaneyle
ilgili bulabildiğim bütün kayıtlara bakmış, ama Roket hak kında
henüz gerçek bir bilgiye ulaşamamıştım. Onun gerçek adının
Roket olmadığından emindim.
“Tamam.”
Kız yok olmadan bir salise önce, “Dur” dedim. “Neden i