Test Drive | Page 90

"Beni istiyor. Bana söyledi, söyleyecek." "Oğlan doğurursam çekilmek zoaında kalırsın," diye uyardım. Beni başıyla onayladı. "Biliyorum. Ama kız olursa daha ela ileri gitmemi isteyebilirler." Tartışamayacak kadar bitkindim, yastıklara sırtımı yasladım. "İster ileri git, ister geri çekil. Umurumda bile değil," dedim. Anlayış içermeyen bir merakla iri karnıma baktı. "Kocamansın. Savaş gemisine değil, bir mavnaya adını vermeliydi." Parlak, mimikli yüzüne, saçlarını pürüzsüz cildinden geride tutan zarif başlığına baktım. "Bir gün yılanları suya indi-rirlerse, senin de bir şeye adın verilmiş olacak," dedim. "Git başımdan, Anne. Seninle tartışamayacak kadar bitkinim." Hemen kalkıp kapıya gitti. "Senin yerine beni arzularsa benim sana ettiğim gibi sen de bana yardım edeceksin," diye uyardı beni. Gözlerimi kapattım. "Seni arzularsa Tanrı yardım etsin doğuracağım bebeği alıp Hever'a giderim. Kral da senin olsun, saray da, bitmeyen kıskançlıklar, kin ve dedikodular da. Ama onun kadınına mutluluk verecek bir erkek olduğunu sanmıyoaım." BOLEYN KIZI ¦ 237 "Ah, ben onun kadını olmayacağım," de di beni küçümseyerek. "Senin gibi bir fahişe olacağımı düşünmüyorsun, değil mi?" "Seninle asla evlenmez," diye öngördüm. "Evlenecek olsa bile, bir kez daha düşün derim. Koltuğuna göz dikmeden evvel kraliçenin haline iyi bak. O kadının yüzündeki acıya iyi bak ve onun kocasıyla evlenmenin sana mutluluk getirip getirmeyeceğini kendine bir sor." Anne kapıyı açmadan evvel durakladı. "Kralla mutlu olmak için evlenilmez." Şubat ayında bir ziyaretçim daha geldi. Bir sabah erken saatte salam, ekmek ve likörle kahvaltı ederken kocam William Carey kapıyı açtı. "Yemek yerken seni rahatsız etmek istemem," dedi ki-. barca, kapıdan başını uzatarak. Hizmetçime elimi salladım. "Şunları al götür." Kendimi onun incecik yakışıklı görünümü karşısında çok şişman ve ağır hissettim. "Sana kralın iyi dileklerini getirmek üzere gelelim. Bana yeniden seni koruma görevi verdiğini sana söylememi istedi. Bir kez daha hizmetinizdeyim, hanımefendi." "Memnun oldum." "Bu cömertlikten çocuğuna adımı vermek durumunda olduğumu anlıyorum?" Yatakta rahatsız rahatsız kımıldadım. "Bana ne istediğini söylemedi. Ama ben derim ki..." "Bir Carey daha. Ne aile kurarmışız ama!" "Evet." 238 • Philippa Gregory Aniden benimle dalga geçtiğine pişman olmuş gibi elime sarılıp öpmeye başladı. "Solgunsun ve bitkin görünüyorsun. Bu kez o kadar kolay değil sanırım, öyle mi?" Bu beklenmedik nezaketi karşısında gözlerimde yaşların birikmeye başladığını fark ettim. "Hayır. Bu kez o kadar kolay değil." "Korkmuyor musun?" Elimi şişkin göbeğimin üzerine koydum. "Biraz." "Kraliyetin en iyi ebeleri seninle olacak," diye hatırlattı bana. Başımla onu onayladım. Ona o ebelerle daha önce de birlikte olduğumu ve üç gün üç gece yatağımın yanında durup bebek ölümleriyle ilgili hiçbir kadının duymaması gereken hikâyeler anlattıklarını söylememin hiçbir anlamı yoktu. William kapıya yöneldi. "Majestelerine sıhhatli ve neşeli olduğunu söyleyeceğim." Hafifçe tebessüm ettim. "Evet, lütfen. Ayrıca ona sadık olduğumu da belirtin." "Kız kardeşinizle fazla ilgili," dedi William. "Kız kardeşim ilgi gösterilecek bir kadındır," diye cevapladım. "Senin yerini almasından korkmuyor musun?" Elimle karanlık odayı ve yatağın üzerinde asılı duran ağır battaniyeleri, sıcak ateşi ve hantal bedenimi gösterdim. "Tanrım, kocacığım, eğer bu sabah işe girişme niyetindey-se, yerimi alacak herhangi bir kadına hakkımı helal ederim." Bu lafa kocaman bir kahkaha attı, şapkasını çıkarıp önümde eğildi ve kapıdan dışarı çıktı. Bir süre sessizce durgun havada yatağımın cibinliklerinin yavaş yavaş kımılclayı\ BOLEYNKIZI ¦ 239