"Elbisenin tarzının yanında Fransız tarzını da öğrenmiş olman beni üzdü," dedi dayım
çekinmeden. "Seni daha ön-, ce isminin lekelenmemesi konusunda uyarmıştım. Şimdiyse genç
Percy'nin seninle uygunsuz bir mahremiyet paylaşmasına izin verdiğini duyuyorum."
166 ¦ Philippa Gregory
"Yattığım insan kocamdı,"» dedi Anne yüksünmeden. Dayım göz ucuyla anneme baktı.
"Bunu ya da buna benzer herhangi bir şeyi bir daha dile getirirsen kamçılanacak, Hever'a
gönderilecek ve bir daha asla geri dönemeyeceksin," dedi annem alçak bir sesle. "Küçük
düştüğünü görmektense ayaklarımın dibinde öldüğünü görmeyi yeğlerim. Böyle bir şey
söylediğinde babanın ve dayının önünde kendini aşağılamış oluyorsun. Kendini rezil kepaze
ediyorsun. Senden nefret etmemizi sağlıyorsun."
Arkasında oturduğum için ablamın yüzünü göremiyor-dum ama boğulurken can havliyle bir
yerlere tutunan biri gibi parmaklarının eteklerinin katlarına kenetlendiğini gördüm.
"Bu nahoş hatayı herkes unutana kadar Hever'a gideceksin," diye emretti dayım.
"Özür dilerim," dedi Anne iğneli iğneli. "Ama bu nahoş hata benim değil, sizin. Lord Henry ve
ben evlendik. Henry yanımda olacaktır. Siz ve babam bu evliliğin halka açıklanması için onun
babasına, kardinale ve krala baskı yapmalısınız. Bunu yaparsanız o zaman ben de
Northumberland düşesi olurum ve İngiltere'nin en büyük dukalığında bir Howard kızınız olur.
Ben düşes olursam ve Mary bir oğlan doğurursa, çocuk kralın piçi ve Northumberland Dükünün
yeğeni olur. O zaman oğlanı tahta geçirebiliriz."
Dayımın gözleri alevler içinde ona odaklandı. "Kral iki sene önce bundan çok daha azını dile
getirdiği için Buckingham Dükünün boynunu vurdurttu," dedi oldukça alçak bir sesle. "Ölüm
ilamını babam kendi elleriyle imzaladı. Veliahdını umursamayan bir kralımız yok bizim. Bunu
bir daha asla, asla söylemeyeceksin, yoksa Hever'a değil rahibeBOLEYN KIZI ¦ 167
ler manastırına kapatılır, bir daha dışarı çıkamazsın. Bu konuda ciddiyim, Anne. Bu ailenin
güvenliğinin budalalıklarınla tehlikeye girmesine izin veremem."
Dayım bu alçak sesli öfkesiyle Anne'i şok etmişti. Yutkunup toparlanmaya çabaladı. "Başka bir
şey söylemeyeceğim," diye fısıldadı. "Ama bu plan işleyebilirdi."
"Mümkün değil," dedi babam doğruca. "Northumberland seni istemeyecektir. Ve Wolsey o
kadar yükselmemize yardım etmez. Kral da, Wolsey ne derse onu yapar." "Lord Henry bana
söz verdi," dedi Anne direnerek. Dayım başını sağa sola sallayarak toplantının sona erdiğini
belirtmek üzere ayağa kalkmaya yeltendi.
"Bir saniye," dedi Anne çaresizlikle. "Bunu başarabiliriz. Size yemin ederim. Yanımda olursanız
o zaman Henry de benim yanımda durur, kardinal de, kral da. Böylece babası da razı olmak
zorunda kalır."
Dayım bir an bile duraklamadı. "Kimse yanında falan durmaz. Sen bir budalasın. Wolsey'le
savaşamazsın. Ülkede onun dengi olabilecek herhangi biri yok ve onun düşmanlığını göze
alamayız. Mary'yi kralın yatağından alıp yerine bir Seymour kızı koyuverir. Seni
desteklediğimizde Mary'yle ilgili yaptığımız her şey suya düşer. Bu Mary'nin şansı, senin değil.
Senin yüzünden bunun mahvolmasına izin veremeyiz