Test Drive | Page 65

"Elbisenin tarzının yanında Fransız tarzını da öğrenmiş olman beni üzdü," dedi dayım çekinmeden. "Seni daha ön-, ce isminin lekelenmemesi konusunda uyarmıştım. Şimdiyse genç Percy'nin seninle uygunsuz bir mahremiyet paylaşmasına izin verdiğini duyuyorum." 166 ¦ Philippa Gregory "Yattığım insan kocamdı,"» dedi Anne yüksünmeden. Dayım göz ucuyla anneme baktı. "Bunu ya da buna benzer herhangi bir şeyi bir daha dile getirirsen kamçılanacak, Hever'a gönderilecek ve bir daha asla geri dönemeyeceksin," dedi annem alçak bir sesle. "Küçük düştüğünü görmektense ayaklarımın dibinde öldüğünü görmeyi yeğlerim. Böyle bir şey söylediğinde babanın ve dayının önünde kendini aşağılamış oluyorsun. Kendini rezil kepaze ediyorsun. Senden nefret etmemizi sağlıyorsun." Arkasında oturduğum için ablamın yüzünü göremiyor-dum ama boğulurken can havliyle bir yerlere tutunan biri gibi parmaklarının eteklerinin katlarına kenetlendiğini gördüm. "Bu nahoş hatayı herkes unutana kadar Hever'a gideceksin," diye emretti dayım. "Özür dilerim," dedi Anne iğneli iğneli. "Ama bu nahoş hata benim değil, sizin. Lord Henry ve ben evlendik. Henry yanımda olacaktır. Siz ve babam bu evliliğin halka açıklanması için onun babasına, kardinale ve krala baskı yapmalısınız. Bunu yaparsanız o zaman ben de Northumberland düşesi olurum ve İngiltere'nin en büyük dukalığında bir Howard kızınız olur. Ben düşes olursam ve Mary bir oğlan doğurursa, çocuk kralın piçi ve Northumberland Dükünün yeğeni olur. O zaman oğlanı tahta geçirebiliriz." Dayımın gözleri alevler içinde ona odaklandı. "Kral iki sene önce bundan çok daha azını dile getirdiği için Buckingham Dükünün boynunu vurdurttu," dedi oldukça alçak bir sesle. "Ölüm ilamını babam kendi elleriyle imzaladı. Veliahdını umursamayan bir kralımız yok bizim. Bunu bir daha asla, asla söylemeyeceksin, yoksa Hever'a değil rahibeBOLEYN KIZI ¦ 167 ler manastırına kapatılır, bir daha dışarı çıkamazsın. Bu konuda ciddiyim, Anne. Bu ailenin güvenliğinin budalalıklarınla tehlikeye girmesine izin veremem." Dayım bu alçak sesli öfkesiyle Anne'i şok etmişti. Yutkunup toparlanmaya çabaladı. "Başka bir şey söylemeyeceğim," diye fısıldadı. "Ama bu plan işleyebilirdi." "Mümkün değil," dedi babam doğruca. "Northumberland seni istemeyecektir. Ve Wolsey o kadar yükselmemize yardım etmez. Kral da, Wolsey ne derse onu yapar." "Lord Henry bana söz verdi," dedi Anne direnerek. Dayım başını sağa sola sallayarak toplantının sona erdiğini belirtmek üzere ayağa kalkmaya yeltendi. "Bir saniye," dedi Anne çaresizlikle. "Bunu başarabiliriz. Size yemin ederim. Yanımda olursanız o zaman Henry de benim yanımda durur, kardinal de, kral da. Böylece babası da razı olmak zorunda kalır." Dayım bir an bile duraklamadı. "Kimse yanında falan durmaz. Sen bir budalasın. Wolsey'le savaşamazsın. Ülkede onun dengi olabilecek herhangi biri yok ve onun düşmanlığını göze alamayız. Mary'yi kralın yatağından alıp yerine bir Seymour kızı koyuverir. Seni desteklediğimizde Mary'yle ilgili yaptığımız her şey suya düşer. Bu Mary'nin şansı, senin değil. Senin yüzünden bunun mahvolmasına izin veremeyiz