Henry, Anne'in sol elinin üçüncü parmağını buldu. "Bu yüzükle sana söz veriyoaım," dedi alçak
sesle ve yüzüğü parmağa geçirdi. Yüzük büyük gelmişti. Anne düşmemesi için elini yumruk
yaptı.
"Bu yüzükle, seni kabul ediyorum," diye cevapladı.
Oğlan başını eğip onu öptü. Anne yüzünü bana döndüğünde gözleri arzuyla buğulanmıştı.
"Bizi yalnız bırakın," dedi sessizce.
Onlara iki saat verdik, sonra taş koridorların ucundan kraliçe ve hanımlarının duadan geri
döndüğünü duyduk. 'Boleyn' anlamına gelen ritimle kapıya hızlıca vurduk, biliBOLEYN KIZI ¦ 155
yorduk ki Anne, kendinden geçmiş uyurken bile bu sesi duyup yerinden zıplayacaktı. Ama
kapıyı açıp içeri girdiğimizde Henry'yle birlikte şarkı besteliyordu. Anne lavta çalıyor, Henry de
birlikte yazdıkları sözleri okuyordu. Başları önlerindeki sehpada duran el yazısını görmek
amacıyla iyice bitişmişti ama bu mahremiyeti bir tarafa koyarsak geçtiğimiz üç ay içinde
nasıllarsa aynı öyleydiler.
George ve ben peşimizde kraliçenin hanımlarıyla birlikte içeri girdiğimizde Anne bize
gülümsedi.
"Çok hoş bir parça yazdık, bütün sabah bununla uğraştık," dedi Anne şirin şirin.
"Adı nedir?" diye sordu George.
"Merrily merrily," diye cevapladı Anne. "Adı Merrily Merrily ve Onward We Go."
O gece odamızı terk eden Anne oldu. Üzerine bir pelerin geçirdi ve sarayın kulesinin saati gece
yarısını vurduğunda kapıya yöneldi.
"Gecenin bu saatinde nereye gidiyorsun?" diye sordum, kınayan bir sesle.
Bembeyaz yüzüyle karabaşlığının altından bana baktı. "Kocama," dedi.
"Anne, yapamazsın," dedim, afallayarak. "Yakalanırsın ve hayatın mahvolur."
"Tanrının ve şahitlerin huzuaında nişanlandık. Bu evlilik kadar sağlam bir şey, değil mi?"
"Evet," dedim gönülsüz bir sesle.
"Bir evlilik gerekleri yerine getirilmediği için bozulabilir, değil mi?"
156 ¦ Philippa Gregory
"Evet."
"İşte şimdi bunu engelleyeceğim," dedi. "Henry ve ben evlendiğimizi ve yatağa girdiğimizi ilan
ettiğimizde Percy ailesi bile bu işten paçayı sıyıramayacak."
Yatakta dizlerimin üzerinde doğruldum. "Ama Anne, ya biri görürse?"
"Görmeyecek," dedi.
"Percyler gece yarısı yataklarınızdan çıktığınızı duysun da..."
Omuz silkti. "Nasıl ve nerede olduğu benim için önemli değil. Olduktan sonra..."
"Ya sonuçta hiçbir şey olmazsa..." Gözlerindeki öfkeyi görüp sustum. Bir adımda odayı yürüyüp
elleriyle elbisemin yakasına yapıştı ve boğazımı kıvırmaya başladı. "İşte ben de bu yüzden
bunu yapıyorum," diye tısladı. "Seni geri zekâlı. Sonuçta bir şey olmamasını engellemek için.
Kimse bunun saçma sapan bir şey olduğunu söyleyenlesin diye. İmzalanıp mühürlenmesi için.
Evlenmiş ve yatılmış olması için. İnkâr etme ihtimali kalmaması için. Sabaha karşı döneceğim.
Şafak sökmeden çok önce. Şimdi gidiyorum."
Başıyla onaylayıp eli kapının tokmağına varana kadar ağzımı açmadım. "Anne, onu seviyor
musun?" diye sordum merakla.
Başlığının k