"Ah, unvan da istiyoaım," dedi Anne edepsizce.
• Yani gerçekten, ona karşı ne hissediyorsun?"
Bir an bu soruyu da o sinir bozucu esprilerinden biriyle çürütüp adamın o çocuksu hayranlığını
yerin dibine geçirecek sandım. Ama o sırada Anne başını geri savurdu, tertemiz saçları nehir
gibi George'un parmakları arasından kayıp
gitti. .
"Ah, biliyorum ben salağım! Adam daha küçük bir çocuk, hatta salak bir çocuk ama benimle
birlikteyken ben de kendimi küçük bir kız çocuğu gibi hissediyorum. Birbirine âşık ve hiçbir
şeyden korkması gerekmeyen küçük çocuklar gibi. Sayesinde hiçbir şeyi umursamıyorum.
Büyüleniyorum! Kendimi âşık gibi hissediyorum!"
Sanki Howardlar'in o soğukluk büyüsü bozulmuş, bir ayna gibi yerle bir olmuş ve her şey simli
bir gerçekliğe bürünmüştü. Onunla birlikte gülüp ellerine yapıştım ve yüzüne baktım.
"Muhteşem bir duygu, değil mi?" diye sordum. "Âşık olmak yani. Dünyanın en harika, en güzel
duygusu, değil mi?"
Ellerini çekip kurtardı. "Uf, git başımdan, Mary. Ne çocuksusun. Ama haklısın! Muhteşem mi?
Evet! Şimdi öyle aptal aptal sırıtmayı bırak. Buna dayanamıyorum."
George onun siyah saçlarından bir tutam alıp başının tepesinde topladı ve hayran hayran
aynadan yüzüne baktı. "Anne Boleyn âşık oldu," dedi düşünceli düşünceli. "Söylesen kim
inanırdı?"
BOLEYN KIZI ¦ 153
"Bu krallıkta kraldan sonra gelen erkek o olmasaydı, bu asla olmazdı," diye hatırlattı Anne.
"Bana ve aileme düşen görevi kesinlikle aklımdan çıkarmış değilim."
George başıyla onayladı. "Biliyorum, Annamaria. Hepimiz hedefinin çok yüksek olacağını
biliyorduk. Ama bir Percy! Bu hayal bile etmediğim kadar yüksek oldu!"
Anne kendi yansımasını sorgulamak istercesine öne eğildi, büzünü ellerinin arasına aldı.
"Benim ilk aşkım. İlk ve sonsuz aşkım."
"Tanrıya yakar da şansın yaver gitsin ve bu ilk aşkın olduğu kadar son aşkın olsun," dedi
George aniden düşünceli düşünceli.
Anne'in gözleri aynada onunkileri buldu. "Lütfen Tanrım," dedi. "Şu hayatta Henry Percy'den
başka hiçbir şey istemiyorum. O beni tatmin etmeye yeter. Ah, George, sana anlatamam.
Henry Percy benim olursa ve onu elimde tuta-bilirsem, bu bana fazlasıyla yetecek."
Henry Percy, Anne'in komutu üzerine ertesi gün öğlen saatinde kraliçenin odalarına geldi. Anne
zamanı çok iyi kararlaştırmıştı. Bütün hanımlar duaya gitmişti ve odalar bize kalmıştı. Henry
Percy içeri girip etrafına bakındığında sessiz ve bomboş odaları görüp şaşırdı. Anne onun
yanına gitti, ellerini ellerine aldı. Bir an Percy'nin hiç de o kadar avlanmış gibi görünmediğini
düşündüm.
"Aşkım," dedi Anne ve onun sesiyle birlikte oğlanın yüzü ılındı, cesareti geri geldi.
"Anne," dedi yavaşça.
Eli yumuşacık kumaştan dikilmiş pantolonunun cebini karıştırdı, iç ceplerinden birinden bir
yüzük bulup çıkardı.
154 ¦ Philippa Gregory
Pencere kenarında oturduğum yerden kırmızı yakutun pırıltısını, iffetli kadının simgesini
görebiliyordum.
"Senin için," dedi şefkatle.
Anne elini tuttu. "Nişanımızı şimdi şahitler önünde yapmak ister misin?" diye sordu.
Henry hafifçe yutkundu. "Evet, isterim."
Anne ona aydınlanmış gibi bir yüzle gülümsedi. "Haydi, başla o zaman."
Sanki ikimizden biri onu durdurabilirmiş gibi bir bana, bir George'a baktı.
George'la ben şevk veren gözlerle ona gülümsedik, Bo-leyn gülümsemesiyle, bir çift şirin yılan
gibi.
"Ben, Henry Percy, sen Anne Boleyn'i kanun huzurunda karım olarak kabul ediyorum," dedi
Anne'in elini tutarak.
"Ben Anne Boleyn, sen Henry Percy'yi kanun huzurunda kocam olarak kabul ediyorum," dedi,
onunkinden daha güvenli bir sesle.