ağırdı, bütün her şey çok küçük bir kazanç için gereğinden fazla harcanmış bir emekmiş gibi
görünüyordu. "Ben hâlâ flörtleş-nıeden öte bir şey duyabilmiş değilim de."
"Evlenme teklif etti," dedi Anne. Hizmetçilerin çıkıp kapıyı kapatmasını bekledi, sonra çarşafı
göğüslerinin üzerine daha da sıkı sarıp aynanın önüne oturdu. Biri kapıya vurdu.
"Şimdi kim?" diye sordum, artık sabrım taşarken. "Benim," dedi George. "Banyo yapıyoruz,"
dedim.
"Bırak gelsin." Anne siyah saçlarını fırçalamak üzere fırçayı kaldırdı. "Dolaşan bu telleri
açabilir."
George içeri girdi ve yerdeki suya, ıslak çarşaflara, yarı çıplak olan ablamla bana ve Anne'in
omuzlarına düşen ıslak gür saçlarına bakıp kaşını kaldırdı.
150 ¦ Philippa Gregoıy
"Bir sahne oyunu falan mı? Denizkızı mısınız?"
"Anne banyo yapmamız için ısrar etti. Yine."
Anne saç fırçasını ona uzattı ve George itiraz etmedi.
"Saçımı fırçala," dedi Anne o sinsi, çarpık gülümsemesiy-le. "Mary hep canımı acıtıyor." George
karşı koymadan onun arkasına geçti, telleri yavaş yavaş açarak taramaya başladı. Tıpkı
kısrağının yelesiyle ilgilenirken yaptığı gibi itinayla fırçaladı. Anne gözlerini kapatıp George'un
bu titizliğinin keyfini çıkardı.
"Bit gördün mü hiç?" dedi aniden silkinerek.
"Henüz hayır," diye yatıştırdı George, Venedikli bir kuaför kadar içten.
"Pekâlâ, şimdi olan ne?" diye sordum tekrar Anne'in anlattıklarına geri dönerek.
"O artık benim," dedi dobra dobra. "Henry Percy. Bana beni sevdiğini söyledi, benimle
evlenmek istediğini söyledi. Senin ve George'un nişanımıza şahitlik etmesini istiyorum, bana
bir yüzük verir, sonrasında olan olmuş olur ve artık bozulamaz, kilisede rahip önünde yapılan
bir evlilik kadar güvenli. Ve ben düşes olurum."
"Yüce Tanrım." George olduğu yerde dondu, fırça havada kaldı. "Anne! Bundan emin misin?"
"Kötü bir çözüm mü?"
"Hayır," diye lütfetti George. "Ama yine de... Northumberland Düşesi! Tanrım, Anne, kuzey
İngiltere'nin çoğunun sahibi olacaksın."
Anne aynada kendine gülümseyerek evet anlamında başını salladı.
"Yüce Tanrım, ülkenin en önemli ailesi olacağız! Avrupa'nın en büyük ailelerinden. Mary kralın
yatağında, sen de en büyük adamının karısı, Howarctlan öyle bir daha asla inBOLEYN KIZI ¦ 151
diremeyecekleri bir yere yükselteceğiz." Bir sonraki adımı düşünürken bir an durakladı.
"Tanrım, Mary kraldan hamile kalıp bir oğlan doğurursa, arkasında Northumberland varken
tahtı hiç zorlanmadan ele geçirebilir. İngiltere Kralının dayısı olabilirim."
"Evet," dedi Anne yumuşacık bir sesle. "Ben de böyle düşünmüştüm."
Hiçbir şey demeden ablamın yüzünü seyrettim.
"Howard ailesi tahtta," diye mırıldandı George, kendi kendine konuşur gibi. "Northumberland
ve Howard ittifakı. Oldu bitti işte, değil mi? Bu ikisi yan yana gelince. Ancak bir evlilikle bir
araya gelebilirlerdi ve sonrasında her ikisinin de yapması gereken bir veliaht çıkartmaya
çabalamak. Mary veliahdı doğurabilir ve Anne veliahdın geleceği için Percy'leri garantiler."
"Asla başarabileceğimi sanmıyordun," dedi Anne parmağını bana uzatarak.
Başımla onayladım. "Çok yüksekten uçtuğunu düşünüyordum."
"Gelecek sefere artık bilirsin," diye uyardı beni. "Nişan aldım mı vururum."
"Gelecek sefere bilirim," diye başımı eğdim.
"İyi de ya Percy?" diye uyardı George. "Ya onu mirastan mahrum bırakırlarsa? O zaman çok
hoş bir yerde olursun işte, eskiden düklüğün veliahdı olan ama artık gözden düşmüş ve hiçbir
şeyi olmayan bir adamla evlenmiş olursun."
Anne başını iki yana salladı. "Böyle bir şey yapmazlar. Henry onlar için çok değerli. Fakat
yanımda olmalısın George. Babam ve Howard Dayım da öyle. Babası yeterince iyi olduğumuzu
görmeli. O zaman nişanın devamına izin verirler."
152 ¦ Philippa Gregory
"Elimden geleni yapacağım ama Percyler burnu kalkık bir aile, Anne. Henry'nin Mary Talbot'ia
evlenmesine karar vermişlerdi, ta ki Wolsey rakip çıkana dek. Onun yerine seni
istemeyeceklerdir."
"Tek istediğin para mı?" diye sordum.