planımı gerçekleştireceğiz ki, o zaman Francis'in küstahlığını sona erdirmememiz için hiçbir
sebep kalmaz. Bu yaz bunu uygulayacağız, başarısızlığa fırsat bırakmadan."
"İspanyollara güvenebilirsek tabii," dedi Anne riyakâr bir tonla.
Henry'nin yüzü bulandı. "Asıl bize ihtiyacı olan onlar," dedi. "Charles bunu unutmasa iyi olur.
Bu bir aile ya da akrabalık meselesi değil. Kraliçe şu ya da bu nedenle benden hoşnut değilse
önce İngiliz, sonra İspanyol Kraliçesi olduğunu unutmamalı. Bana olan sadakati hepsinden
önce gelmeli."
Anne başıyla onayladı. "Ben olsam böyle ikiye bölünmekten hiç hoşlanmazdım," dedi. "Tanrıya
şükür biz Bo-leynler nesillerdir İngiliz'iz."
"Üzerindeki Fransız elbisesine rağmen," dedi Henry aniden bir espri patlatarak.
Anne ona gülümsedi. "Elbise sadece elbisedir," dedi. "Tıpkı Mary'nin sarı kadife elbisesi gibi.
Ama herkesten önce sizin bilmeniz gerekir ki, o elbisenin içinde bölünmez kalbiyle gerçek bir
sadakat mevcut."
134 ¦ Philippa Gregory
Henry bu sözler üzerine bana döndü ve ben başımı kaldırıp ona bakarken bana gülümsedi.
"Böyle vefalı bir kalbi ödüllendirmek benim için bir zevktir," dedi.
Gözlerime yaşlar dolduğunu fark edip gözlerimi kırpıştırarak o görmeden yok etmeye
çabaladım. Ama biri kirpiklerimde kalakaldı. Henry eğilip o gözyaşını öptü. "Dünyanın en şeker
kızı," dedi şefkatle. "Benim İngiliz gülüm."
Bütün saray eşrafı geminin, Mary Boleyn'm suya indirili-şinde hazır bulundu, sadece kraliçe o
gün rahatsız olduğunu belirterek bağışlanmasını rica etti ve gelmedi. İspanyol elçisi de geminin
suya indirilişini izlemek üzere oradaydı ve isimle ilgili her ne düşündüyse kendine sakladı.
Babam hem kendine, hem bana, hem de krala sessiz bir öfke içindeydi. Bana ve aileme verilen
b R,;ǜ;Ʋ