Göz ucuyla çabucak bana bir bakış fırlattı, sonra siyah gözleri kendi yanaklarına kaydı. "Ben
olmayacağım," dedi. "Kendi planlarımı kendim yaparım. Önce yatağa atılıp sonra kenara
fırlatılma riskini göze alamam."
"İşleri riske atmamı bana sen söylemiştin."
120 ¦ Philippa Gregory
"O senin içindi," dedi. "E5en hayatımı senin gibi yaşamayacağım. Sen her zaman senden
isteneni yerine getirdin, sana bir şey yapman söylendiğinde mutlu oldun, emredildi-ğinde
yatağa girdin. Ben senin gibi değilim. K endi bildiğim gibi yapmayı severim."
"Ben de kendi bildiğim gibi yapabilirim," dedim.
Anne inanamayan gözlerle bana baktı.
"Hever'a geri dönüp orada yaşayabilirim," dedim. "Sarayda kalamam. Kenara atıldıysam
liever'a gidebilirim. En azından o seçeneğim her zaman var artık."
Kraliçenin odalarına giden kapı açıldı, başımı kaldırdığımda hizmetçilerin kollarında çarşaflarla
dışarı çıktığını gördüm.
"Bu hafta ikinci kez değiştirilmesini emretti," dedi biri sinir içinde.
Anne'le şöyle bir bakıştık. "Lekeli mi?" diye sordu Anne hemen.
Hizmetçi arsız arsız ona baktı. "Kraliçenin çarşaflan mı?" diye sordu. "Sana kraliçenin
çarşaflarını mı göstermemi istiyorsun?"
Anne'in upuzun parmakları cüzdanına uzandı ve bir parça gümüş el değiştirdi. Hizmetçi parayı
cebine atarken zafer dolu gülümsedi. "Hiçbir leke yok," dedi.
Anne durgunlaştı. Kadınlara kapıyı açmaya gittim.
"Teşekkürler," dedi ikincisi, kendilerine gösterdiğim nezakete şaşırarak. Başıyla beni selamladı.
"Kraliyet teri, zavallı leydim," dedi yavaşça.
"Ne?" diye sordum. Bir Fransız casusunun uğrunda kralının bütün servetini vereceği, bütün
saraylıların öğrenmek için can attığı bu bilgiyi bana bedavadan söylediğine inana• BOLEYN KIZI »121
- ¦
¦
iniyordum. "Kraliçeye geceleri ter mi basıyor? Değişime mi girdi yani?"
"Henüz girmediyse bile çok yakında girer," dedi hizmetçi. "Zavallı leydim."
Babamı George'la birlikte büyük salonda buldum, hizmetçiler etraflarında ayaklı masaları
akşam yemeğine hazırlarken onlar baş başa vermişti. Babam eliyle beni çağırdı.
"Baba," dedim eğilip reverans yaparak.
Alnıma sakin bir öpücük kondurdu. "Kızım," dedi. "Beni mi görmek istedin?"
Bir an beynimden aşağı kaynar sular inerken adımı unuttuğumu düşündüm. "Kraliçe bebek
beklemiyor," dedim. "Bugün adeti başladı. Diğerlerini de yaşı nedeniyle kaybetmiş."
"Tanrıya şükür!" dedi George sevinçle. "Kendimle altın tacına iddiaya girerim ki, bu iyi bir
haber."
"Çok iyi," dedi babam. "Bizim için en iyisi, İngiltere için en kötüsü. Krala söylemiş mi?"
Hayır anlamında başımı salladım. "Kanaması bu sabah başladı, daha onu görmedi."
Babam başıyla onayladı. "Demek haberi ondan önce aldık. Başka bilen var mı?"
Omuz silktim. "Çarşaflarını değiştiren hizmetçiler ve onlara para veren herkes. Wolsey,
sanırım. Belki Fransızlar da hizmetçilerden birini satın almıştır."
"O zaman bunu ona söyleyen biz olmak istiyorsak elimizi çabuk tutmalıyız. Ben mi söylesem?"
;i George
başını
salladı.
"Çok
özel
bir
haber,"
dedi.' "Mary'ye ne dersin?"
~
122 ¦ Philippa Gregory
"Hayal kırıklığının doruğundayken önüne Mary'yi atmış oluruz," dedi babam düşünceli
düşünceli. "Ben hayır derim." "Anne o zaman," dedi George. "Ona Mary'yi hatırlatan kişi bizden
biri olmalı."
"Evet, Anne bunu yapabilir," diye onayladı babam. "Anne fare kokusu alır almaz vahşi bir
kediye dönüşür." "Bahçede," diye rızamı belirttim. "Ok alanında." Üçümüz birlikte büyük
salondan bahar güneşinin parlak ışığına yürüdük. Güneşte başlarını eğmiş nergislerin
arasından serin bir rüzgâr esiyordu. Ok alanında aralarında An-ne'in de bulunduğu küçük
grubu görebiliyorduk. Biz onu izlerken Anne ayağa kalktı, nişan aldı, yayını gerdi, ipin
titreşimini ve okun hedefi tam ortadan vurduğunu gösteren o tatmin edici sesi duyduk. Birkaç
kişiden alkış sesi yükseldi. Henry Percy hedef tahtasına yürüyüp Anne'in okunu çıkardı ve
saklayacakmış gibi kendi ok kılıfına koydu.