Yeni yılın ilk günlerinde kraliçe gençliğine yeniden kavuşup ılık odada bakılan bir gül gibi
yeniden çiçek açtı. Yanakları pembeleşti, sürekli gülümser oldu. Çoğu zaman elbisesinin içine
giydiği kıldan gömleği bir kenara attı, boynuyla omuzlarına sardığı ham deriden keçe sanki
sevinçten tüy dökmüş gibi kayboldu gitti. Bu değişikliklerin nedenini kimseye açıklamadı ama
hizmetçisi diğer bir hizmetçiye adet gününün geçtiğini, falcının kehanetinin gerçek olduğunu,
kraliçenin bebek beklediğini söyledi.
Daha önceki hamileliklerini tamamlayanıadığı göz önüne alındığında yüzünü özel odasının
köşesindeki küçük sunaktaki Meryem Ana heykeline dönerek diz çökmesi, her sabah gözleri
kapalı, kendinden geçmiş halde orada, bir eli karnında, bir eli dua kitabında oturmak için
yeterli nedeni var sayılırdı. Mucizeler gerçek olabilirdi. Belki de kraliçe için bir mucize
gerçekleşiyordu.
Hizmetçiler şubatta da çarşaflarının yine temiz olduğunu etrafa yaydıklarında yakında krala
söyleyeceğini düşünmeye başladık. Henry çoktan iyi haber bekleyen bir eş havasına
bürünmüştü ve sanki görünmezmişim gibi yanımdan
118 ¦ Philippa Gregory
yürüyüp geçiyordu. Ben onun önünde dans etmek, karısına hizmet etmek, diğer kadınların
alaylarına katlanmak ve bir kez daha bir Boleyn kızından öte bir şey olmadığımı, üstelik artık
en sevileni de olmadığımı hatırlamak zorunda kalmıştım.
"Artık dayanamıyorum," dedim Anne'e. Kraliçenin odalarından birinde şöminenin başında
oturuyorduk. Diğerleri köpeklerle yürüyüşe çıkmıştı ama biz dışarı çıkmak istememiştik.
Nehirden sis geliyordu ve çok soğuk bir gündü. Kürk şeritli elbisemin içinde üşüyordum. Noel
gecesi Henry önümden geçip karısının odasına girdiğinden beri kendimi iyi hissetmiyordum. O
günden beri beni çağırtma*
mıştı.
"Fazla ciddiye alıyorsun," dedi mutlu mutlu. "Krala âşık
olursan böyle olur."
"Başka yapacak bir şeyim var mı?" diye sordum perişan bir halde. Dikişime biraz daha ışık
gelsin diye pencerenin önündeki koltuğa geçtim. Kraliçenin fakirler için yaptırdığı gömlekleri
bastırıyordum ve bunlar yaşlı işçilere gidecek diye baştan savma dikmeme izin yoktu. Gelip
dikiş yerlerini kontrol edecek ve özensiz yapıldığını düşünürse dönüp büyük bir nezaketle
yeniden yapmamı söyleyecekti.
"Eğer doğurursa ve erkek olursa, o zaman sen de William Carey'le kalır, kendi aileni kurarsın,"
dedi Anne. "Kral ondan sonrasında kraliçenin emir kulu olur ve senin suyun kaynadı demektir.
Diğerlerinden biri olur çıkarsın."
"Beni seviyor," dedim tedirgin bir sesle. "Ben diğerlerinden biri değilim."
Başımı çevirip penceren dışarı baktım. Sis nehrin üzerinden yatağın altından çıkan tozlar gibi
sarmal sarmal yükseliyordu.
BOLEYN KIZI ¦ 119
Anne zorlama bir kahkaha attı. "Her zaman diğerlerinden biriydin. Biz Howard kızlarından
etrafta dolu var, hepsi de terbiyeli, iyi eğitilmiş, güzel, genç, verimli. Kendilerini birbiri ardına
masaya fırlatıp aralarından birinin şanslı çıkıp çıkmadığını görebilirler. Art arda seçilip sonra
kenara fırlatılmak onlar için gerçek bir kayıp değildir. Her zaman döllenebilecek başka bir
Howard kızı, fidanlıkta her zaman başka bir fahişe mevcuttur. Sen, hatta sen daha doğmadan
evvelkilerle birlikte diğerlerinden birisin. Sana sadık kalmamışsa, William'a geri dönersin, onun
ilgisini çekecek başka bir Howard kızı bulurlar ve dans yeniden başlar. Hiçbir şey onlar için
kayıp değildir."
"Ama ben bir şeyleri kaybettim!" diye bağırdım.
Başını yana eğip sanki bu sabırsız, çocuksu tutkuyu gerçeklerden ayıracakmış gibi bana baktı.
"Evet. Belki de. Sen bir şeyleri gerçekten kaybettin. Masumiyetini, ilk aşkını, güvenini. Belki
kalbin kırıldı. Belki asla tamir olmayacak. Zavallı, şapşal Marianne," dedi yumuşak sesiyle.
"Başka bir adamı memnun etmek için bir adamın isteklerini yerine getir, sonuçta kendin için
kalp acısı dışında bir şey elde edeme."
"Tamam, benden sonraki kim olacak?".diye sordum, acımı saldırıya dönüştürerek. "Sence
yatağına itecekleri bir sonraki Howard kızı kim olacak? Dur bir düşüneyim, şu diğer Boleyn kızı
kim olabilir?"