Akşam yemeğinin malzemeleri arabalarla geldi ve elli kişilik küçük bir çadır kuruldu, kralın
sevdikleri ve diğerleri için sandalyelerle sıralar dizildi. Kraliçe atının üzerinde aheste aheste
geldiğinde beni başımda yaz çiçeklerinden bir taçla kralın solunda otururken buldu.
Ertesi ay, İngiltere sonunda Fransa'yla savaşa girdiğinde, ki bu ilan edilmiş resmî bir savaştı,
İspanya İmparatoru ordusunu fişek gibi Fransa'nın ortasına sürerken yandaşı İngiliz ordusu
İngiliz kalesi Calais'den yola çıkıp güneyden aşağıya, Paris'e ilerledi.
Saray ahalisi haber beklentisiyle Şehrin civarından ayrılmadı ama sonra yaz vebası Londra'ya
ulaştı ve hastalıktan ödü kopan Henry yaz yolculuğunun hemen başlatılmasını emretti.
Kaçarcasına Hampton Court Sarayı'na taşındık. Kral Londra'dan hiçbir şey istemediğini, bütün
yiyeceklerin civar köylerden gelmesini buyurdu. Tüccarların, tacirlerin ve sanatçıların başkentin
sağlıksız sokaklarından saray eşrafını takip etmesini yasakladı. Taze suların üzerindeki temiz
saray hastalıktan korunmalıydı.
104 ¦ Philippa Gregory
Fransa'dan gelen haber iyiydi, şehirden gelen haberse kötü. Kardinal Wolsey saray ahalisinin
önce güneye, sonra batıya gidişini, önemli adamların büyük evlerinde kalışını, maskeli balolar,
piknikler, avlar ve mızrak dövüşleriyle eğlenmesini temin etti ve Henry küçük bir oğlan çocuğu
gibi, bu manzarayla kolayca oyalandı. Güzergâh üzerinde yaşayan bütün saraylılar bütün o
dehşetli masrafına rağmen kralı sanki muazzam bir neşe kaynağıymış gibi ağırlamak zorunclaydı. Kraliçe hoş taşra kentlerinde kralın yanında atını sürüyor, bazen sanki çok yoaılmuş
gibi tahtırevanına biniyor, geceleri ben çağınlsam da gündüzleri kral ona ilgili ve sevgi dolu
davranıyordu. Kraliçenin yeğeni bütün Avrupa'da İngiltere'nin tek yandaşıydı, ailesinin
dostluğu İngiltere için zafer demekti. Ancak Kraliçe Katherine kocası için savaş yandaşından
daha öte bir şeydi. Ben Henry'yi ne kadar memnun edersem edeyim, o hâlâ karısının küçük
oğluydu, ona düşkün tatlı, şımarık, altın oğlu. Henry beni ya da bu odada ki herhangi bir kızı
çağırtabilirdi ama bu, uzun zaman önce kraliçenin bir prensesken daha prens bile olmayan
kendinden çok daha şapşal, çok daha bencil bu adamı sevme yeteneği sayesinde gelişen
ilişkilerini asla hiçbir şekilde bozmazdı.
ir
Xı§ 1522
Kral, saray eşrafının Noel için Greenwich'te kalmasını istedi ve on iki gün, on iki gece har
vurup harman savurarak en güzel partiler, en güzel ziyafetlerle sadece eğlenildi. Noel
eğlencelerinden sorumlu biri vardı, Sör William Armitage ve her gün için yeni bir şey hayal
etmek onun göreviydi. Adamın günlük programı, tekne yarışı, mızrak dövüşü, ok atışı ya da
ayı avı, köpek dövüşü, horoz dövüşü veya taklacı güvercin ya da alev yutan adamlar
tarafından yapılan gezici şovları izlemek gibi sabahları dışarıda yapacağımız muhteşem
aktiviteler içeriyordu. Hemen ardından büyük salonda güzel bir şarap, hafif veya sert biralar
eşliğinde muhteşem bir yemek yeniyor, yine her gün acıbadem kurabiyesinden bir sanat eseri
gibi oyularak yapılmış büyüleyici pudingler sunuluyordu. Akşamüzerleri farklı aktiviteler
vardı, oyun ya da konuşma, biraz dans, biraz maskeli balo gibi. Hepimize birer rol verilirdi,
hepimizin giyecek bir kostümü olurdu, hepimiz olabildiğince neşeli olmalıydık çünkü kral bu kış
sürekli gülüyordu ve kraliçe sürekli gülümsüyordu.
106 ¦ Philippa Gregory
Fransa'ya karşı girişilen sonuçsuz hareket soğuk havayla birlikte sona erdi ama herkes
biliyordu ki, bahar geldiğinde yeni bir dizi savaş başlayacak ve İngiltere'yle İspanya ortak
düşmanlarına karşı yeniden ittifaka geçeceklerdi. İngiltere kralı ve İspanya'dan gelen kraliçe o
Noel'de kelimenin tam anlamıyla birleşmişti, haftada bir hiç şaşmadan birlikte akşam yemeği
yiyorlardı ve kral o geceyi kraliçenin yatağında geçiriyordu.
Ama yine hiç şaşmaksızın iki gecede bir George, Anne'le paylaştığım odaya geliyor, kapıyı
çalıyor, "Seni istiyor," diyor ve ben kralıma, aşkıma koşuyordum.
Hiçbir zaman bütün geceyi onun yanında geçirmiyordum. Noel için Avrupa'nın her köşesinden
elçiler Green-wich'e davet ediliyordu ve Henry onların önünde kraliçeyi bu şekilde
aşağılayamazdı. Özellikle İspanyol elçisi adabı muaşeret delisiydi ve kraliçenin de yakın
arkadaşıydı. Saraydaki konumumu bildiğinden benden hoşlanmıyordu. Ben de kıpkırmızı bir
surat ve darmadağınık bir halde kralın odasından çıkarken onunla burun buruna gelmeyi
istemiyordum. Çok daha iyisini yapıyor ve elçi sabah duasına gelmeden saatler önce kralın
sıcak yatağından fırlıyor, yanımda esneyen George'la birlikte telaşla odama geri dönüyordum.