Babam üç günden fazla kalmadı. Kâhyasını ve acilen onunla konuşmak isteyen kiracı çiftçileri
görecek, bir sınır direğiyle ilgili anlaşmazlığı çözüp en sevdiği kısrağın aygırla çiftleştirilmesini
emredecek kadar kaldı, sonra gitmeye hazırdı. Ona hoşçakal demek için köprünün üzerinde
duruyordum, öyle acıklı bakıyor olmalıyım ki, kendini semerin üzerine çekerken o bile halimi
fark etti.
"Neyin var?" dedi beni neşelendirmek isteyerek. "Saray ahalisini mi özledin?"
"Evet," dedim kısaca. Babama saray eşrafını gerçekten özlediğimi ama çok daha önemlisi
dayanılmaz biçimde Henıy'yi görmeyi özlediğimi söylememin bir anlamı yoktu. "Kendinden
başka kimseyi suçlayamazsın," dedi babam güçlü bir sesle. "İşleri düzeltmeleri için ağabeyinle
ablana güvenmemiz gerekiyor. Beceremezlerse, başına neler geleceğini Tanrı bilir. O zaman
seni almak için Carey'i göndermem gerekecek ve seni affetmesini umut edeceğiz." Suratımdaki
dehşet dolu ifadeye bir kahkaha patlattı. Babamın atına biraz daha yaklaşıp elimi yuların
üzerinde duran eldivenine koydum. "Kral beni sorarsa ona onu kızdırdıysam çok özür dilediğimi
söyler misiniz?"
70 ¦ Philippa Gregory'
Başını iki yana salladı. "Oyunu Anne'in kurallarıyla oynayacağız," dedi. "Henry'yle nasıl baş
edileceğini biliyor gibi görünüyor. Sana buyrulanları yapmak zorundasın, Mary. İşleri bir kez
kepaze ettin, artık emirlere göre hareket etmelisin."
"Neden işlerin nasıl yapılacağını belirleyen Anne oluyor ki?" dedim. "Neden hep Anne'i
dinliyorsunuz?"
Babam elini elimden çekti. "Çünkü kafasının içinde bir beyni var ve kendi kıymetini biliyor,"
dedi duygudan yoksun ses tonuyla. "Ama sen on dördünde ilk kez âşık olmuş bir genç kız gibi
davrandın."
"Ama ben gerçekten on dördünde ilk kez âşık olan bir genç kızım!" diye haykırdım.
"Çok doğru," dedi hoşgörüden uzak. "Bu yüzden Anne'i dinliyoruz."
Bana hoşçakal deme zahmetine girmeden atını çevirdi, köprüye, oradan da kapılara giden
patikadan aşağı sürdü.
Arkasını dönüp bakarsa diye sallamak üzere elimi kaldırdım ama dönmedi. Sırtı bana dönük,
önüne bakarak uzaklaştı. Bir Howard gibi. Biz Howardlar asla arkamıza dönüp bakmayız.
Pişmanlıklar ve keşkelerle kaybedecek vaktimiz yoktur. Bir plan ters giderse başka bir plan
yaparız, silahlardan biri elimizde kınhrsa bir başkasını buluruz. Önümüzdeki basamaklar
çökerse üzerinden atlar yine yukarı çıkarız. Howardlar hep ileri ve yukarı doğru gitmelidir.
Babam arkasına dönüp bana bakmadan saraya, krala eşlik etmeye gidiyordu.
Birinci haftanın sonunda bahçede yürünebilecek her köşeye yürümüş, başlangıç noktam olan
köprüden mümBOLEYN KIZI ¦ 71
kün olan her yöne doğru bahçeyi keşfetmiştim. Hever'da-|d Aziz Peter Kilisesi'nin sunağı için
bir duvar halısı örmeye başlamış ve otuz santimetrekarelik gökyüzünü bitirmiştim ama mavi
dışında hiçbir şey içermeyen bu parça inanılmaz sıkıcıydı. Anne ve George'a üç tane mektup
yazmış, bunları bir elçiyle Eltham'daki saray eşrafına göndermiştim. Elçi üç gidişinde de eli boş
dönerek selamlarını ilettiklerini söyledi.
İkinci haftanın sonunda, sabahları atımı ahırdan getirmelerini emrediyor ve kendi başıma uzun
uzun ata biniyordum. Yanımda sessiz sedasız bir hizmetkâra bile katlanama-yacak kadar
sinirim bozuktu. Öfkemi gizlemeye çalıştım. Hizmetçiye yaptığı her küçük hizmet için bile
teşekkür ettim, yemeğimi yemek üzere masaya oturdum ve peder şükür duası ederken ayağa
fırlayıp çaresizlik içinde saray eşrafı Eltham'dan Windsor'a taşınırken onlarla olmak yerine
Hever'a kapatıldığımı haykırmayarak başımı önüme eğdim. Saraydan uzak ve ne acı ki, her
şeyden mahrum kaldığım için içimde büyüyen hiddeti dışa akıtmamak için elimden gelen her
şeyi yaptım.
Ama üçüncü hafta umutsuzlukla durumu kabullendim. Kimseden haber alamamıştım ve
Henry'nin beni aldırmak için birini göndermeyeceğine, kocamın inadını kanıtladığına ve kralın
metresi olmayı başaramamış ama onunla flört-leşerek kendini düşürmüş bir eş istemediğine
kanaat getirdim. Böyle bir kadın bir erkeğin mevkiine fayda etmezdi. Böyle bir kadın için en
iyisi ülkeyi terk etmekti. İkinci hafta boyunca, Anne'le George'a iki kez daha yazmış ama hâlâ
bir cevap alamamıştım. Fakat üçüncü haftanın sonunda George'dan çalakalem yazılmış bir not
aldım.
72 ¦ Philippa Gregory