Test Drive | Page 26

"Cevap istiyorum," dedi. "Onu kaçırdın. Bir haftadır yüzüne baktığı yok. Nerede hata yaptın?" "Hiçbir yerde," diye fısıldadım. "Bir şey yapmış olmalısın. Mızrak dövüşünde fularını zırhının içine koymuştu. Ondan sonra canını sıkacak bir şey yapmış olmalısın." Howard Dayıma fularımdan bahsetmesi muhtemel olan tek insana, George'a anlamlı bir bakış fırlattım. Yüzünü buruşturup özür diler gibi bana baktı. "Kral fuları düşürdü ve refakatçisi bulup Kraliçe Mary'ye verdi," dedim, baskı ve gerginlikten daralan gırtlağımla. "Ne olmuş?" dedi babam sertçe. "O da fuları kraliçeye verdi. Kraliçe de bana." Gözlerimi kaskatı yüzlerin birinden diğerine çevirdim. "İkisi de bunun ne demek olduğunu biliyordu," dedim çaresizlikle. "Eve dönerken yolda ona uğurumun başkası tarafından bulunmasının hoşuma gitmediğini söyledim." Howard Dayı iç geçirdi, babam masaya vurdu. Anne m sanki bana bakmaya dayanamıyormuş gibi yüzünü öteye Çevirdi. "Tanrı aşkına," diye gürledi Howard Dayı anneme. Doğru düzgün yetiştirildiğine dair beni ikna etmiştin. Hayatının yarısı Fransız saraylarında geçti de samanların dibinde yetişmiş köylü kızı gibi kalkıp adama dert mi yanıyor?" 62 ¦ Philippa Gregory "Nasıl yapabildin?" diye sordu annem sadece. Kıpkırmızı olup mutsuz yüzümü masanın cilasında görene kadar başımı önüme eğdim. "Amacım yanlış bir şey söylemek değildi," diye fısıldadım. "Özür dilerim." "O kadar da kötü değil," diye araya girdi George. "İşe kötü tarafından bakıyorsunuz. Öfkesi uzun sürmeyecektir." "Adam ayı gibi surat asıyor," diye yapıştırdı dayım. "Şimdi, şu anda ona dans eden Seymour kızları yok mudur sanıyorsun?" "Hiçbiri kardeşim Mary kadar güzel değil," diye üsteledi ağabeyim. "Mary'nin yersiz laflarını unutacaktır. Hatta onu bu yüzden daha fazla bile beğenebilir. Görünüşe bakılırsa Mary öyle fazla çıkışmamış. Görünüşe bakılırsa burada biraz tutku yatıyor." Babam biraz rahatlayarak peki anlamında onu başıyla selamladı ama dayım uzun parmaklarıyla masaya hafif hafif vurdu. "Ne yapmalıyız?" "Onu başka bir yere götürün," diyerek Anne aniden ilk kez lafa karıştı. Çoğunlukla son sözü yapıştıran herkes gibi bütün ilgiyi üzerine çekti ama sesindeki kendine güven bu ilgiyi iyice perçinliyordu. "Başka bir yere mi?" diye sordu dayım. "Evet. Onu Hever'a götürün. Krala hasta deyin. Mary'nin üzüntüden ölmek üzere olduğunu sansın." "Sonra?" "Sonra Mary'yi geri isteyecek. Sonra Mary istediğini emredebilecek. Tek yapması gereken-" Anne o küçük, hain gülümsemesini patlattı, " Tek yapması gereken döndüğünde Hıristiyan aleminin en eğitimli, en nükteli, en yakışıklı prensini baştan çıkartacak kadar iyi davranmak. Sizce bunu başarabilir mi?" • BOLEYN KIZI ¦ 63 Annem, babam, Howard Dayım, hatta George gözlerini dikip beni incelerken odada buz gibi bir sessizlik oldu. "Ben de sanmıyorum," dedi Anne hain hain. "Ama onu eğitip kralın yatağına sokabilirim ye ondan sonra başına gelecekleri Tanrıya havale ederiz." Howard Dayım dikkatle Anne'e baktı. "Onu adamı elinde tutacak şekilde eğitebilir misin?" diye sordu. Anne başını kaldırıp tam bir kendine güvenle dayıma gülümsedi. "Bir süre elinde tutabilmesi için tabii ki," dedi. "Hepi topu kral da bir erkek sonuçta." Howard Dayım hemcinsleriyle ilgili yoruma hafif bir kahkaha attı. "Hakkın var," diye vurguladı. "Biz erkekler kaza eseri bugün olmamız gereken yerde değiliz. Kadınları arzulamak yerine, büyük güç gerektiren yerlere varmayı ve bu yerleri bizi sonsuza dek orada tutacak kanunlar çıkarmak için kullanmayı seçtik." "Çok doğru," diye onayını bahşetti Anne. "Yalnız burada yüksek politikadan bahsetmiyoruz. Kralın arzularını yakalamaktan bahsediyoruz. Mary onu yakalayıp sadece ondan bir oğlan, soylu bir Howard piçi peydahlamaya yetecek kadar bir süre elinde tutmalı. Başka ne isteriz?" "Bunu yapabilir mi?" "Yapmayı öğrenebilir," dedi Anne. "Yarı yolu geçti zaten. Ne de olsa kral onu seçti." Hemen ardından yaptığı omuz silme hareketi kralın tercihi olup olmamayı fazla umursamadığını belirtmek içindi.