Test Drive | Page 22

Başını iki yana salladı. "Önemli değil. Ne düşünürse düşünsün, nasıl istersek öyle davranmaya mahkûm. Gitmeliyim." Tamam anlamında başımı sallayıp o giderken çadıra döndüm. Kraliçenin gözleri çok kısa bir süre elbisemin boş yeşil ilmeklerine takıldı ama bir şey sormadı. "Birazdan başlıyorlar," dedi Jane. "Bir sonraki kralın dövüşü." BOLEYN KIZI ¦ 51 İki adamın onun semere yerleşmesine yardım ettiğini aördüm, zırhının ağırlığıyla yere devrilmemesi için destek olmuşlardı. Suffolk Dükü Charles Brandon, kralın kayınbiraderi de zırhına bürünmüştü. İki adam atlarının üzerinde dışarı çıktı, kraliçenin çadırının önünden geçti. K ral mızrağını yere saplayarak kraliçeyi selamladı ve çadırın önünden geçerken yukarı kaldırmadı. Sonuçta beni selamlamış oldu, miğferinin siperliği açıktı ve bana gülümsediğini görebiliyordum. Zırhının omuz kısmından minicik beyaz bir kumaş görünüyordu: Elbisemin fuları. Suffolk Dükü de hemen ar-kasındaydı, kraliçenin önünde mızrağını yere sapladı, sonra başını bana doğru salladı. Arkamda duran Anne hafifçe nefesini bıraktı. "Suffolk sana selam verdi," diye fısıldadı. "Ben de fark ettim." "Evet verdi. Başını eğdi. Bu demektir ki kral onunla senin hakkında, ya da kız kardeşi Kraliçe Mary'yle konuştu ve o da Suffolk'a söyledi. Kral ciddi. Böyle bir şey yaptıysa çok ciddi olmalı." Göz ucuyla yan tarafa baktım. Kraliçe kralın atıyla durduğu yarış alanına bakıyordu. İri aygır başını sağa sola savurup yandan yandan ilerlerken kral borazanın çalmasını bekliyordu. Semerin üstünde kaygısızca oturmuştu, miğferinin etrafında altından minicik bir taç vardı, siperini indirmiş, mızrağını önünde tutuyordu. Kraliçe görebilmek için öne eğildi. Borazan çaldı ve iki at yanlarına inen mahmuzlarla birlikte öne fırladı. İki zırhlı adam gürleyerek birbirine atıldı, atların toynaklarından toprak parçaları uçuştu. Mızraklar hedefe uçan oklar gibiydi, her iki mızrağın ucundaki tüyler uçuşurken aralarındaki mesafe kapanıyordu, sonra kral kalkanını sıyırıp geçen bir darb'e aldı ama onun Suffolk'a sap52 ¦ Philipp;ı Gregory laclığı mızrak adamın kalkanının altından gümbürtüyle zırhına isabet etti. Darbenin şokuyla Suffolk atının gerisine savruldu ve zırhının ağırlığı işi bitirdi, adamı atın budundan aşağı sürükledi, Suffolk feci bir gümbürtüyle yere devrildi. Karısı hemen ayağa fırladı. "Charles!" Kraliçenin çadırından fırlayıp eteklerini toplayarak sıradan bir kadın gibi, çimenlerin üzerinde kımıldamadan yatan kocasının yanına koştu. "Ben de gitsem iyi olur." Anne hanımının peşinden koştu. Kralın olduğu yere baktım. Refakatçisi ağır zırhını çıkartmasında ona yardım ediyordu. Zırh çıktığı anda beyaz fularım yere uçtu ama kral fark etmedi. Baldır zırhlarını ve kollarındaki koruyucuları çekip çıkarttılar, Henry üzerine bir palto geçirirken dostunun yarış alanında meşum bir biçimde kımıldamadan öylece duran bedenine doğru ilerledi. Kraliçe Mary, Suffolk'un yanında diz çökmüş, adamın başını kollarına almıştı. Refakatçisi efendisinin yatan bedeninden ağır zırhını çıkarmaya çalışıyordu. Ağabeyi gelirken Mary başını kaldırdı. Gülümsüyordu. "Bir şeyi yok," dedi. "Daha şimdi kopçayı batırdığı için Peter'a bir ton küfür etti." Henry güldü. "Tanrıya şükür!" Seciye taşıyan iki erkek öne atıldı. Suffolk doğruldu. "Yürüyebilirim," dedi. "Bu dövüş alanından ancak ölümü sedyede götürürsünüz." "Gel," dedi Henry ve Suffolk'un ayağa kalkmasına yardım etti. Adamlardan biri koşarak diğer tarafa geçti ve Suf-folk'u yürütmeye başladılar. Suffolk'un ayaklan önce yerde süründü, sonra onların adımlarına uymak isterken sendeledi. BOLEYN KIZI ¦ 53 "Sen gelme," diye bağırdı Henry omzunun üzerinden Kraliçe Mary'ye. "Bırak, biz onu rahatlatırız. Sonra bir at arabası falan ayarlar, eve göndeririz." Kadın olduğu yerde durdu. Kralın iç oğlanı elinde fularımla efendisine ulaşmak üzere koşarak geldi. Kraliçe Mary eliyle onu durdurdu. "Şimdi onu rahatsız etme," dedi. Oğlan elinde fularımla koşarken durdu. "Kralımız bunu düşürdü, Majesteleri," dedi. "Zırhının içindeydi." Kraliçe Mary kayıtsızlıkla elini uzattı ve oğlan fuları ona verdi. Mary kocasının Henry'nin yardımıyla eve götürülüşü-nü seyretti. Önlerinde Sör John Lovick kapıları açıp uşakları