tavırla sürekli sağa sola dönüyor, en derin rüyalarında bile bir kadından gelebilecek en korkunç
soluklu kahkahalarla bir merasimi canlandıracak biçimde gülüyordu.
Sabahlan şarap içmeye başladı. Bu yüzüne renk, gözlerine canlılık getirdi, yüzündeki o derin
yorgunluğu ve gerginliği sildi. Bir keresinde arkamda dayımla birlikte odalarına girdiğimde
elime bir şişe tutuşturdu. "Sakla şunu," diye tısladı zavallı bir tonla ve dayımın nefesindeki içki
kokusunu duymaması için elinin tersiyle ağzını kapattı.
BOl.liYN KIZI ¦ 465
"Anne buna bir son vermen lazım," dedim dayım gittiğinde. "Herkes her an seni gözlüyor.
Birileri mutlaka görüp krala söyleyecek."
"Mümkün değil," dedi acıyla. "Hiçbir şeye son vermem mümkün değil, artık çok geç. Devam
etmeni gerek, sürekli, sürekli devam etmem gerek, sanki dünyanın en mutlu kadını benmişim
gibi. Sevdiğim adamla evleneceğim. İngiltere Kraliçesi olacağım. Tabii ki, mutluyum. Tabii ki,
çok mutluyum. İngiltere'de benden daha mutlu bir kadın olamaz."
George yılbaşında eve geri dönecekti. Anne ve ben, An-ne'in geniş odalarında bir akşam
yemeği vererek onu ağırlamaya karar verdik. Bütün günü aşçılarla mülalaa edip ellerindeki en
güzel yiyecekleri pişirmelerini emrederek geçirdik. Sonra akşamüzeri pencerenin kenarına
gidip Geoı-ge'un Howardlar'in sancağını taşıyan kayığının nehirde görünmesini bekledik.
Alacakaranlıkta kapkara görünen kayığı önce ben gördüm ve Anne'e bir şey söylemeden
odadan dışarı süzülüp basamaklardan aşağı koştum. Böylece George iskeleye yanaşıp kıyıya
çıktığında yalnızdım, kollarında ben vardım ve sadece beni öpüp, "Yüce Tanrını, kardeşim, eve
geldiğim için çok mutluyum," dedi.
Anne ilk olma şansını yitirdiğini görünce peşimden gelmedi, onu karşılamak için odalarında,
şömine rafının büyük kemerinin altında bekledi. George önce onun önünde eğildi, ardından
elini öptü, ancak ondan sonra kollarını açıp ona sarıldı. Sonra nedimeler dışarı gönderildi ve biz
üç Bo-leyn her zaman olduğumuz gibi yine bir aradaydık.
466 ¦ Philippa Gregory
George yemekte bize kendi tarafındaki bütün haberleri aktardı, sonra saraydan uzak olduğu
sürede burada olup biten her şeyi öğrenmek istedi. Anne ona aktardıklarında dikkatliydi.
George'a yanında silahlı korumalar olmadan şehre inemediğinden bahsetmedi mesela. Taşraya
gittiğinde huzur dolu köylerin içinden geçerken atını hızlı sürmek zorunda olduğunu da
söylemedi. Kardinal Wolsey'nin ölümünün hemen ertesi gecesinde "Kardinali Cehenneme
Gönderiş" diye bir dans hazırlayıp maskeyle dans ettiğini, kralın ölen arkadaşının arkasından
attığı bu tatsız zafer çığlığının ve bunu bu kadar açıktan açığa yapma cesaretini gösterişini